Akın Eliş
Her insanın iç ve dış dünyaları vardır. Toplumla beraber olduğu dünya, dış dünyadır. Dış dünyada insan, başka insanlarla iletişime geçmeyi, kendini düşünceleriyle yalnız bırakmayı tercih eder. Tamamen toplumdan bağımsız olduğu dünya ise iç dünyadır. İç dünyasında insan sadece düşünceleriyle beraberdir. Dış dünyadaki bütün etkileşimlerini iç dünyasında değerlendirir. Dış dünyada yaşadığı bir olay onu çok etkiler ve bu olay iç dünyasına da aynı etkiyi korumaya devam ederse o olay, anı olmaya adaydır. İnsanın iç dünyası çok karmaşıktır. Bazı insanlar, iç dünyalarındaki karmaşadan kaçar. Bu kaçma eğilimi korktuğundan değildir, iç dünyasındaki karmaşayı nasıl bir düzene koyacağını bilememesindendir. İç dünyasındaki karmaşayı kontrol altına alabilenler yani düşüncelerini yönetebilenler sanatçı olmaya ilk adımı atmış demektir.
Birileriyle iletişim kurmak için dış dünya zorunlu gibi görünse de sanatçı olmak, düşüncelerini kontrol alabilmek iç dünyamızla da iletişim kurabileceğimiz anlamına geliyor. Bunun bir başka örneği ise insan iç dünyasındayken yani düşüncelerinde yalnızken bile düşüncelerini paylaştığı bir ortam vardır. O ortam, iç dünyasında taşıyan kişi tarafından şekillenir, anlamlandırılır. O kişinin düşünceleriyle o ortamda bulunan eşyalar birbiriyle özdeşleşir. Böyle bir ortama sonradan gelecek olan kişi, iç dünyasında yalnızken orada önceden yaşayan kişinin düşüncelerini hissedebilir. Yani her iki farklı iç dünya birbiriyle iletişime geçmiş olur böylece. İç dünyalar kesişmese de birbirinden etkilenebilir, birbiri hakkında izlenim edinebilir. Böyle bir ortama sonradan gelen kişinin hissettiği şeylerle orada daha önceden yaşayan kişinin hissettikleri benzerlik gösterebilir. Elbette farklılık da gösterebilir ve bunu sonradan gelen kişi rahatlıkla hissedebilir.
Hepimiz insanız, her ne kadar farklılıklarımız olsa da biz aynı türün mensubuyuz. Bir yerlerde düşüncelerimiz birleşebilir ya da ayrılabilir. Anılarımız da belki de böyle böyle oluşur. İç dünyalarımızdan dış dünyalarımıza kadar bizi etkisinde bırakan olaylar, ortamlar anıları bir ize dönüştürür. Burada dış dünyadan daha etkili olan iç dünyadır aslında. Anı, insanın birbiriyle fiziksel etkileşiminin zihinsel boyuta aktarılmasıdır.