9 Kasım 2024 Cumartesi
BUNLAR NEYİN N/ESİ?
SADECE ABUR CUBUR DERSİNİZ AMA...
1 |
PRS/Jelibon |
2 |
Cips_ çıtır |
3 |
Çubuk {kraker} |
4 |
Çikolata |
5 |
Hamburger* |
6 |
@Sandviç |
HÜRRİYET, CUMHURİYET
OYUNLA YAŞAMAK
Dört kafadar uçaktan atlarken hepsinin de zihninde aynı şey
vardı: Ne kadar gerçekçi… Oysa bu tamamen bir oyundu fakat şimdi hayatları oyunun
bir parçası olmuştu. Oyun, geride kalmış, hayat memat sorunu başlamıştı. Bir
gün böyle bir şey yaşayacakları akıllarının ucundan bile geçmiyordu. Miraç
dışındaki kimse bu heyecanı daha önceden yaşamamıştı. Miraç ise bir kılavuz
gibi kendinden emindi. Paraşütler açıldı ve hepsi başka bir evin çatısına indi.
Şimdi sırada mücadele için gerekli silahları temin etmek vardı. Dördü de kullanabilecekleri
birer silah temin ettiler ve yürümeye başladılar. Her an bir çatışma
yaşanabilirdi. Çok uzun sürmeden karşılarına bekledikleri takım çıkmıştı. Çok
şiddetli bir çatışma başladı bu esnada. Ali Eymen daha çatışmanın başında
parmağından vurulmuştu. Nasıl olsa bu bir oyun ve ben bir şey hissetmem diye
düşünüyordu fakat parmağının acısı her geçen dakika artıyordu. Buna rağmen
çatışmaya devam ediyordu. Durumu fark eden Kerem, Ali Eymen’in parmağına müdahalede
bulundu. Boran, sadece rakip takıma odaklanmıştı. Bu esnada Miraç seslendi:
-Sen onları oyala Boran, ben arkalarından dolaşacağım.
Boran, onları oyalarken Miraç ani bir hareketle yandaki
binanın arkasına geçti. Rakip takım onu fark etmemişti bile. Kısa bir süre
sonra rakip takımın tamamı Miraç tarafından imha edildi. Yorulmuşlardı ama 25
takım içinden 10 takım yok olmuştu. Geriye yalnızca 15 takım kalmıştı. Üstelik
yok olan takım en güçlüleriydi. Bundan sonra ne yaşayacaklardı, başlarına neler
gelecekti? Ya kaybederlerse… Gerçekten ölecekler miydi? Yürümeye devam etmek ve
diğer takımların karşılarına çıkmasını beklemek gerekiyordu. Kısa bir süre
dinlenip yeniden yürümeye başladılar. Bu kez toplu halde değil aralarındaki
mesafe açık durumda ilerliyorlardı. Birbirlerinden uzaklaştıklarının farkında
değillerdi. Bir süre sonra Ali Eymen, arkadaşlarının kendisinden çok uzakta
olduğunu fark etti. Kaybolmuştu. Tek başına mücadele etmesi gerekiyordu şayet
rakip takımlarla karşılaşırsa. Tam bu düşünceler aklından geçiyordu ki takımlardan
biri tarafından etrafının sarıldığını fark etti. Kaçmaya çalıştı ama bu esnada
vurulmuştu. Rakip takımın oyuncuları bir süre Ali Eymen’le alay ettiler.
-Biz seni tanıyoruz aslında. Hani sen bu oyunun
yapımcısıydın. Şimdi kendi ürettiğin karakterlere rehin oldun. Çok komik değil
mi? Yoksa üzücü mü?
Bir başkası devam etti:
-Bence bırakalım burada, kan kaybından ölsün. Zaten bu oyunu
artık kimse oynamıyor.
Ali Eymen ne diyeceğini bilemiyordu. Zaten parmağı da
yaralıydı. Bu esnada bir gürültü işitti. Yaklaşan bir helikoptere takımın oyuncuları
bindi ve kahkaha ile yükseldiler. Helikopter yere çok yakındı. Ali Eymen son
bir kuvvetle yakında duran bir araca kendisini attı. Aracı çalıştırdı ve yine
yakında bulunan bir rampaya doğru sürdü. İyice hızlanan araç rampadan aldığı
destekle havalandı ve helikoptere çarptı. Helikopter parçalanmış sağa sola
savruluyordu. Ali Eymen ise çarpışmanın etkisi ile bayılmıştı.
Kendine geldiğinde Miraç, Ali Eymen’in yaralarını sarıyordu. Bir yandan da koca takımı nasıl alt ettiğini soruyordu ona. Miraç da iki takımı yok etmişti. Son gelişmelerle beraber yalnızca üç takımın kaldığını söylüyordu Miraç. Artık oyunun sonuna doğru gelmişlerdi. Boran ve Kerem bu esnada etrafı kolaçan etmekle meşguldü.
Bölüm 4: Sona Doğru
Artık Miraç, Kerem Gökalp, Ali Eymen ve Boran bir oyunun içinde olduklarını unutmuşlar gerçek bir yaşam mücadelesi veriyorlardı. Dışardaki dünyayı tamamen unutmuşlardı. Geriye yalnızca üç takım kalmıştı ve oyun alanı daralmıştı. Zaman geçtikçe tüm takımlar orta alana doğru yaklaşıyorlardı. Her takım birbirini görebiliyordu. Herkes siper alacak bir ev bulmuştu ve üçgen şeklinde bir çatışma başlamıştı. Çatışma zaman geçtikçe daha da alevleniyordu. Miraç, Kerem Gökalp, Ali Eymen ve Boran’ın olduğu takım önce sağ taraflarında bulunan takımı yok etmek için çalışmalıydı. Soldaki takım da zaten bu takıma saldırıyordu. İki takım arasında kalan bu ekip bir süre sonra yok edilmişti. Artık oyunun sonu gelmek üzereydi çünkü yalnızca iki takım kalmıştı. Diğer takım, virüsü oyuna bulaştıran ve bu macerayı başlatan takımdı. En güçlüsüydü takımların. Üstelik oyunun tüm kılcallarına bulaşmışlar ve hileli biçimde oynuyorlardı. Miraç, Kerem Gökalp, Ali Eymen ve Boran, baştan beri aslında bu takımı yok etmek için çabalıyordu. Diğer takımlar o kadar güçlü değildi. Bu takım ise güçlüydü. En az onlar kadar güçlüydü. Bir de oyunun kurallarında kendilerince değişiklikler yapabiliyorlardı. Asıl sorun da buydu zaten. Karşı takımın lideri bambaşka cihazlarla saldırıyordu. Bu cihazları Ali Eymen bile bilmiyordu ve neyle, nasıl savunma yapacağından habersizdi. Bir süre sadece savunmada kalmaları ve karşı takımı iyice tanımaları gerekiyordu.
Miraç dışındaki tüm oyuncular, bu takımı yenmenin imkansız olduğuna karar vermişlerdi. Mücadele etmek anlamsızdı. Bu esnada zaten oyunun içinde olduklarını da hatırlamışlardı. Bir an önce bu dünyadan çıkmaları ve gerçek dünyadaki hayata dönmeleri gerektiğini düşünüyorlardı. Üstelik epey zaman geçmişti. Belki oyunu satın alan müşteriler de hınçlarını almışlar ve peşlerini bırakmışlardı. Hatta belki de yeni oyunlar bulmuşlardı. Umutsuzdu herkes, Miraç hariç.
Miraç:
-Ya kazanacağız ya kazanacağız. İsterseniz siz hiç karışmayın. Bu takımı ben tek başıma bile yenebilirim, dedi.
Bu teklif Kerem Gökalp, Ali Eymen ve Boran’a cazip geldi. Yorulmuşlardı. Miraç’a sadece destek olabileceklerini söylediler. Çatışmaya girmek için güçleri yoktu. Zaten bu oyunu kendileri yazmıştı. Şimdi bir virüsle mücadele etmek yeniden bu oyunu canlandırmaya, popüler etmeye yetmeyebilirdi. En iyisi işler yoluna girince yeni bir oyun yazmak ve firma değişikliğine gitmekti. Bu esnada Miraç yerinden fırlamış ve karşı takıma taarruzda bulunmaya başlamıştı.
Miraç’ın da tam umudu bitmek üzere iken oyunda hiç bilmedikleri birilerini görmeye başladılar. Bu yeni oyuncular, karşı takıma saldırıyor Miraç, Kerem Gökalp, Ali Eymen ve Boran’ı kolluyorlardı. Bu oyuncular kimdi? Hiçbirinin bir fikri yoktu. Biraz dinlenen ekip son bir güçle Turan Taktiği uygulamaya karar verdi. Geri çekilip karşı takımı ablukaya alacaklardı. Planlarını uyguladılar. Virüslü takım bu taktiğe kolayca kendini kaptırdı. Yorulmak nedir bilmiyorlardı. Hileli bu mücadeleye ilk kez yeni bir taktik ilave edilmişti ve karşı takım bundan habersizdi. Araya düşen oyuncular ve lider kısa süre içinde yok edildi. Takımlarına destek veren diğer oyuncular da o esnada kaybolmuştu. Buradan, bu dünyadan çıkma vakti gelmişti. Oyun artık ilk günkü ayarlarına dönmüştü. Virüsler silinmişti. Buradan nasıl çıkacaklarını düşünürken önlerinde bir klavye belirdi. Ali Eymen:
-Bununla ne yapmamız gerekiyor, fikri olan var mı, diye sordu.
Miraç:
-Esc düğmesine basarak oyundan çıkabiliriz, dedi.
Klavyedeki Esc düğmesine bastı. Karşılarında bir seçenek belirdi: Oyundan Ayrılın.
BÖLÜM 5: BİR YIL
SARI HÜZÜN
BEYAZ HUZUR
BİR BAŞKA SEVGİ
7 Kasım 2024 Perşembe
İKİSİ BİR ARADA
Meryem Katırcı, Zehra Yıldırım
HİKAYESİNİ YAZAN KALEM
RUKİYE TOKGÖZ
MERVE HOŞGİZ
RUKİYE TOKGÖZ
YUSUF ÇAĞRI EKİCİ
EMİR ARAS İMİRHAN
MERVE HOŞGİZ
HAZAL
MİNA ÇAKMAK
RUKİYE TOKGÖZ
EMİR SUBAŞI