belinay coşkun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
belinay coşkun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Eylül 2025 Cumartesi

BİR KIŞ GECESİ



1. Bölüm: Bitmeyen Bekleyiş

Hava git gide soğuyordu. Kışın tam ortasıydı. Sobadaki odunlar artık sönmeye başlamıştı ve vakit akşama doğru ilerliyordu. İki kardeş, sobanın etkisi azaldıkça sobaya daha da yaklaşmışlardı ve artık sobanın da bir etkisi kalmadığı için sırtlarına kalın giysiler giymişlerdi. Oysa anne ve babaları sabah evden çıkarken birkaç saat sonra döneceklerini söylemişlerdi. Bir yandan onlara dair endişeler zihinlerinde büyüyordu bir yandan da çok acıkmışlardı. Daha önce hiç böyle bir yalnızlık yaşamamışlardı. Evleri köyün en yükseğinde, ormanın hemen eteklerindeydi. Bu ev, büyük büyük dedelerinden onlara kalmıştı ve hayli bakımsızdı. Duvarları çatlak ve pencereleri ise çok eskiydi. Dışarının soğuğunu kesen tek şey içerdeki sobaydı ama artık o da yanmıyordu. Alp, ağabeyi Efe’ye ara sıra bakıyor fakat Efe’nin ağzını bıçak açmıyordu. En azından Efe yiyecek bir şeyler hazırlayabilirdi. Yaşı biraz daha büyüktü fakat Efe sadece boşluğa bakıyor, konuşmuyordu. Efe’nin bakışlarının olduğu yere doğru Alp da baktı ve dışardaki tipiyi gördü. Her yer bembeyazdı ve hava kararıyordu. Pencerenin yarısı karla kaplanmıştı bile. Çaresizlik büyüyordu. Belki de uyumak iyi bir fikirdi ama aç karnına uyunmazdı ki… Üstelik bu soğukta. Tam Alp’ın zihninden bu düşünceler geçerken Efe ayağa kalktı ve duvarda asılı duran gaz lambasını yaktı. Yağmur ve kar yağdığında tüm köyün elektrikleri kesilirdi. Odanın aydınlanması onları biraz yatıştırmıştı. Belki gaz lambası küçük bir ısı da yayardı içeriye. Bir süre sonra hava tamamen karardı. Pencereye baktıklarında artık iki kardeş kendi yansımalarını görüyorlardı. Titreyen lambanın alevinden duvara yansıyan gölgeleri kimi zaman büyüyor kimi zaman küçülüyor ve değişik bir hâl oluşuyordu. Ansızın penceredeki sesle ikisi de irkildi. Bir tıkırtı geliyordu pencereden. Anne ve babası dönmüş olsa kapıya vururlardı fakat pencereye vuran birileri var gibiydi. Alp, ağabeyi Efe’ye iyice yaklaştı ve pencereyi işaret etti. Efe, korkmuyormuş gibi davranıyordu ama onun da içinde bir ürperti oluşmuştu. Gaz lambasını eline alarak pencerenin önüne kadar yürüdü ve ardından Alp’ı yanına çağırdı. Pencereden dışarıya baktıklarında hiçbir şey olmadığını gördüler. Bu kez de tıkırtı odadaki eşyalardan geliyordu. Umursamamaya gayret ettiler. Korku ve açlık içinde daha ne kadar bekleyebilirlerdi ki. Efe, ağabey olarak bir karar verdi ve kardeşini de yanına alarak amcasının ya da dayısının evine gitme fikrini Alp’a söyledi. Alp, bu fikri çok beğenmedi ama yapacak başka bir şey yoktu. Belki anne ve babalarının durumunu da onlardan öğrenebilirlerdi. İki kardeş evde buldukları tüm kalın kıyafetleri sırtlarına giydiler. Yalnızca ihtiyaç halinde kullandıkları el fenerini Efe babasının erzaklarının içinden aldı ve iki kardeş evin kapısını kilitlemeden dışarıya çıktılar. El feneri yalnızca önlerini aydınlatmaya yarıyordu ve yaklaşık on dakika uzaklıktaki amcalarına gitmeye çalışacaklardı. Kar, o kadar yağmıştı ki Alp’ın neredeyse göbeğine kadar gelmişti. Yürümekte zorlansa da Efe’nin yardımıyla bata çıka ilerliyorlardı. Bir süre yürüdükten sonra etraf tamamen beyaza bürünmüştü ve görünürde tüten bir baca, içinde ışık yanan bir ev yoktu. Az önce üşüyorlardı ama şimdi ikisi de terlemişti. Üstelik yorulmuşlardı. Alp ağabeyine bir adım daha atacak halinin kalmadığını söyledi ve bulunduğu yere, karların üzerine kendini bıraktı. Efe’nin ısrarları boşunaydı. Artık ne yürüyecek takatleri vardı ne de sığınacak bir ev.

2. Bölüm

Karanlıkta, soğukta çaresizliğin ortasında iki kardeş öylece kalmıştı. Efe, bir süre Alp’ın dinlenmesine müsaade etti. Evden ayrılmanın iyi bir fikir olmadığını anlamıştı ancak eve dönmek de artık imkansız gibiydi. Etrafı süzüyordu fakat nerede olduklarını bir türlü kestiremiyordu. Alp dinlenmek yerine iyiden iyiye kendini bırakmıştı ve uykusunun geldiğini söylüyordu. Efe, Alp’ı harekete geçirdi. Bir süre ellerini, dizlerini ovdu kardeşinin ardından yeniden yürümeye başladılar. Birkaç dakika sonra kendi ayak izlerine rastladılar. Demek ki aynı yerde dönüp duruyorlardı. Peki ama köy sağ taraflarında mıydı, sol taraflarında mıydı, önlerinde mi, arkalarında mıydı? Artık ne köyün yolu belliydi ne de evlerinin. Alp, iyice mızmızlanmaya başlamıştı. Efe de kendini yorgun hissediyordu ama soğuğa ve geceye teslim olmak istemiyordu. Alp’ı konuşturmak için ona sorular sormaya başladı:
-Şimdi hangi yemek önümüzde olsun isterdin ?
Alp, güçsüz bir sesle cevap verdi:
-Yaprak sarması olsa güzel olurdu. Yanında sıcacık çay da olsun. Ekmekler de ısıtılmış olsun. 
Bu hayal, biraz onları hareketlendirmişti. Efe devam etti:
-Ben de sıcacık ve acılı bir tas tarhana çorbası isterdim, dedi. 
Tarhanayı duyunca Alp biraz daha kendine geldi:
-Acı ve sıcak… Keşke şimdi önümüzde olsaydı da kaşık kaşık yeseydik, dedi. 
Bu esnada biraz ilerlediklerini fark ettiler ve uzakta birkaç cılız ışık görünmeye başlamıştı. Galiba köyün yolunu bulduk, diye içinden geçirdi Efe ve üşüyen parmağıyla karşıdaki ışıkları gösterdi Alp’a:
-Biraz daha sabredersen kurtulacağız ve sıcacık bir odada yemek yiyebileceğiz aslanım, dedi. 
Işıkları gören Alp cesaretlenmişti. Bata çıka yürümeye devam ediyorlardı. Nihayet köpek sesleri de duyulmaya başlamıştı. Köpek seslerinin duyulması, iyiye işaretti. Bir süre sonra köpekler iki kardeşin farkına varmış olmalıydılar ki seslerini daha da artırdılar. Artan köpek sesleriyle insanlar dışarıya çıkmaya başlamıştı, el feneri ve lamba ışıkları uzaktan da görünüyordu. Efe, artık can çekişen elindeki feneri ışıkların bulunduğu tarafa doğru tutmaya gayret ediyordu fakat adım atacak gücü kalmamıştı. Kardeşi de o da karlar üzerine uzandı. Hem yorgundu iki kardeş hem de uykuları gelmişti. 
Alp, uyandığında bir sobanın kenarındaydı ve biraz da terlemişti. Hemen yanında uyuyan ağabeyi Efe’yi gördü. Etrafı şaşkınlıkla incelemeye başladı. Burası amcasının eviydi ve etrafta kimseler görünmüyordu. Biraz sonra Efe’de uyandı. Bu bir rüya olabilirdi. Efe Kibritçi Kız masalını hatırlardı nedense. Belki de iki kardeş donmuşlar ve şimdi cennettelerdi. Pencereden dışarıya baktı iki kardeş, kar durmuştu. Sabahın ilk saatleriydi. Alp ansızın ağabeyi Efe’nin yanağından sıkı bir makas aldı. Efe sinirle Alp’a ne yaptığını sordu. Alp:
-Rüyada mıyız diye kontrol ediyorum ağabey, dedi.
Rüyada değillerdi. Bu esnada odanın kapısı açıldı. İçeriye giren amcalarıydı. Amcaları gece yarısı donmak üzere iken onları bulduklarını anlattı. 
Her şey iyiydi, güzeldi fakat Alp ve Efe anne, babalarını merak ediyorlardı. Kötü bir haber almamak için de bir türlü soramıyorlardı. Küçük bir sessizlik oluştu. Efe tüm cesaretini toplayarak sordu:
-Amca, annemlerden haber var mı?
Amcası:
-Biz de şimdi onları konuşuyorduk, dedi. Büyük ihtimalle yakın köylerden birine sığınmışlardır, diye düşünüyoruz. Bugün ya da yarın bir haber alırız. Siz dinlenin ve keyfinize bakın, dedi. 
Kahvaltı sonrası köpeklerin sesinin yine yükseldiğini fark eden amca, dışarıya çıktı. Bir süre içeri dönmedi. İçeri döndüğünde yüzü gülüyordu. Efe ve Alp’ı dışarıya davet etti. Efe ve Alp dışarıya çıktıklarında köyün alt tarafından kendilerine doğru gelen anne ve babalarını gördüler. Onlara doğru koşmaya başladılar. 

SANATIN SIRRI

 

Belinay Coşkun

Her dokunuşu sihirdir bir ressamın
O sihri görenler
Duygu denizinde yüzerler

Her nota bir yolculuktur sonsuzluğa
O yolculuğa çıkanlar
Sonsuzlukta kaybolurlar

Her dize bir mucizedir
O mucizeyi yaşayanlar
Hayatın sırrını anlar

2 Mayıs 2024 Perşembe

ESKİDEN ÇOCUKLUK

Belinay Coşkun


Oyuncaklarla oynamak
Saklambaçta ebe olmak
Çamurdan çömlek yapmak
Ne güzelmiş eskilerde çocukluk

Gofretleri yerken
Çizgi film izlerdim
Canım tatlı çekince 
Çilekli reçelle pekmez yerdim

Yeniden geçmişe gitme şansım olsa
Hemen şimdi o günlere giderdim
Ne güzelmiş çocukluk
Eskilerde kalan çocukluk


9 Mart 2024 Cumartesi

BİR HAFTA




Belinay Coşkun


Pazartesi yenidir
Salı güneşlidir
Çarşamba mutlu
Perşembe sevgi dolu
Cuma enseni kapa
Cumartesi git Sivas’a
Pazarla sona erdi bir hafta

BAYRAM

Belinay Coşkun
Bugün bayram günü
Ayrılıklar uçsun barış konsun evlere
Yeni giysiler giyelim
Raflardan tabaklar insin
Asık surat olmasın
Meydanlar dolsun neşeyle

17 Şubat 2024 Cumartesi

GÜNLÜK

 Belinay coşkun


Benim özelimsin
Benim birimsin
Sen benim sırdaşım
Bir de arkadaşım
Kimseyle paylaşamadığım
Şeyleri paylaşırım
Benim küçük arkadaşım
Sessiz günlüğüm

KİTAPLAR

Belinay Çoşkun


Sessiz dost kitaplar
Onu okuyanlar bilgi toplar
Onunla geçer haftalar aylar
İyi ki varlar
Kitaplar
Bir kere okusa insan
Bin kere kitap okur
Aylarca yıllarca
Elinden bırakmaz
Ömrü boyunca


BOYA KALEMLERİ

Belinay Coşkun

Renkli renkli kalemler
Çizerim bir yüz bir el
Avokado limon salatalık
Yaparım araba
Satılık

Resim yapmak zevkli
Boyalarla daha zevkli
Resmimde bile olur çorabım kirli
Çizerim bir
Üç
İki

Renksiz dünya neye benzerse
Renksiz resim de öyle
Canlı renkli kalemlerle
Dünyamız olur böyle

Boya kalemleri
Can verir resmime

16 Aralık 2023 Cumartesi

MEMLEKETİM

Belinay Coşkun

Vardır akarsuları
Gür ormandır dağları
Üzüm dolu bağları
Canım benim memleketim

Çorum'un leblebisi
Sivas'ın köftesi
Hatay'ın künefesi
Canım benim memleketim

Ankara'nın keçisi
Van şehrinin kedisi
Erzincan'ın peyniri
Canım benim memleketim


2 Aralık 2023 Cumartesi

KORKU

Belinay Coşkun

Benim dünyam çocuk dünyası
İçinde oyuncaklar masallar gizli
Büyüklerin bir dünyası var
Benim dünyam sonsuzluğun dünyası

O dünyada yalnızca ben varım
Yalnızca hayallerim var
Ümitlerim var
Oyuncak bebeklerim
Bazen de kedim var

Korkuyorum büyümekten
Onlarca dünyadan çıkıp
Bu dünyada kalmaktan




YAZILMAMIŞ MASAL

Belinay Coşkun

Masalları düşünüyorum
Sayfalar dolusu uzayıp giden
Kiminde uçan halılar 
Kiminde Kafdağı

Masal başka bir ülke
Zaman yok orada mekân yok
İmkânsız yok
Kararsız kalıyorum hangisine gideyim
Göklerde mi uçsam
Üç dilek mi tutsam
Denizkızıyla mı tanışsam
Devlerle mi savaşsam
Masalları düşünüyorum
Hiç yazılmamış olan

23 Kasım 2023 Perşembe

YAŞASIN CUMHURİYET

Belinay Coşkun

Cumhuriyet tohumdu büyüdü
Bebekti şimdi yürüdü
Kalbimi onun sevgisi bürüdü
Yaşasın cumhuriyet

Kuruldu cumhuriyet 
Seslendi hürriyet
Atatürk'ündür kabiliyet
Yaşasın cumhuriyet

Sonsuza kadar yaşayacak
Bu bayrağı daha yüceye taşıyacak
Bu sevgi kalbimizi kaplayacak
Yaşasın cumhuriyet

13 Kasım 2023 Pazartesi

DOSTUM

Belinay Coşkun 

Bir gün ulaşsam aya
Yolculuk yapsam oraya
Toprağına ayak basmasam da
Dolaşırdım yıldızları saya saya 


Kalbimde senin isimlerin
Ay dede ay amca ay baba
Ama ben 
Nur yüzlü dostum 
Diyeceğim sana



14 Ekim 2023 Cumartesi

FLAMİNGOLAR

Belinay Coşkun

Pembe pembe ayakları
Eşsiz uzunlukta burunları
Upuzun bacakları
Gezerler göllerde sulak yerlerde
 
Onlar gibi uçabilseydim ben de
Gezerdim ülke ülke
Bir evim olmazdı
Okulum olmazdı ama
Dünya benim yuvam olurdu
 
En sevdiğim canlılar
Bizim şehrimize hiç uğramayan
Flamingolar

7 Ekim 2023 Cumartesi

SEVGİ KUŞU

Belinay Coşkun

Benim bir sevgi kuşum var
Kanadı beyaz gövdesi mavi
Gözleri kahverengi
Elime konunca başlar ötmeye
 
Kimin eline konsa
Ona da sevgi verir
Ona dokunanların
Kalbinde şefkat büyür
 
Su içmeye bayılır
Ama sevgiyle verilirse
Yem yemeye bayılır
Ama şefkatle verilirse