7 Ekim 2023 Cumartesi

BİSİKLETİM

Muhammet Onur
Benim en sadık arkadaşım
Beyaz kırmızı bisikletim
Okula onunla gidiyorum
Bilsem’e onunla gelirim
 
Çok endişe ediyorum
Ya bazen yolda bırakırsa beni
Yine de hiç bırakmadı
Ya patlarsa ansızın lastiği
 
Bisikletim atım benim
Rüzgarlarla yarışırım
Arabalarla bile bazen
Bisikletim canım benim
Ne yaparım ben sen yokken



BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ

    Yusuf Kerem Köse 
    Ben o sene üniversite okumak için Amerika’ya gitmek zorunda kalmıştım. Aslında orda okumak istemiyordum ama iyi bir eğitim almam gerekiyordu. Çünkü Aziz Sancar gibi milletime yararlı bir insan olmak istiyordum.
    Bavulumu hazırlarken ellerim tir tir titriyordu zira vatanımdan hiçbir zaman uzak kalmamıştım. Uçakta yolculuğumuz on saat kadar sürmüştü. Oraya vardığımızda akşam saat beş buçuktu. Orada en yakın otele yerleştim.
    Sabah olduğunda ise okulumun yolunu tuttum. Okulda neredeyse birçok kişi Amerikalıydı ve hiç Türk yoktu. Genelde beni küçük görüyorlardı Türk olduğumu öğrenince. Ben ise onlarla tartışmaya bile girmeden sakince oturuyor ve derslerimi dinliyordum. Gün bittiğinde kendimi mutsuz hissediyordum.
    Bir süre sonra kendime bir ev buldum ve orada yaşamaya başladım. Bir gün eve gittiğimde Amerika ile ilgili araştırma yapmaya karar verdim. Japonya’ya Amerika tarafından 1945 yılında atılan bombayı araştırdım. Bunu sınıfta beni hor görenlere karşı malzeme olarak kullanabilirdim fakat tez zamanda bu düşünceden vaz geçtim. Onlara benzemek istemiyordum. Okulda başarılı olmak ve herkesin övgüsünü kazanmak daha mantıklı bir iş olacaktı.
    Üç yıl sonra girdiğim meslek sınavında derece yaptım ve istediğim mesleği yapmaya başladım. Beni hor gören arkadaşlarım ise sınavda çok düşük aldılar ve şu an sevmedikleri bir işte çalışıyorlar. Eğer ben de onlara uysam, onlar gibi yapsaydım şu an ben de onlardan farksız olurdum. Bu yüzden hayatta en önemli şeyin çalışmak ve kötü insanlardan uzak durmak olduğunu anladım.



ÇAY

    Kadir Üstündağ
    Çay içerken çoğu zaman  aklıma derenin yanında, çayların dibinde piknik yaparken yaşadığım olay gelir aklıma.
    Piknik yapıyorduk ve çay içecektik. Tam çayımdan ilk yudumu alacaktım ki bacağımda yemyeşil bir kurbağa gördüm. Kurbağa aniden geldiği için ürkmüştüm ve korkudan çayı bacağıma dökmüştüm.
    Kurbağa kaçtı hızla ve sanki yüzünde muzip bir gülümseme vardı.  Bana yaptığı yaramazlıktan mutlu gibiydi. Ancak ben üzgündüm. Bacağım yanmıştı, kıpkırmızıydı. Hastaneye götürüldüm. Yanan yer çok acıyordu.
    Doktor okula bir ay gitmesin, deyince bir ay okuldan uzak kalmamak için bacağımın iyileştiğini söyledim. Artık bacağım acımıyor diye bağırınca annem babam ve doktor okula yarın gidebilirsin, dedi. Bir ay boyunca bilgisayarda oyun oynayamayacağım için çok üzüldüm. Bacağımın iyileşmesine ise mutlu oldum.



YORUCU OYUN

 
Elvin Su Topçu
Bazen aklımda bir şey olmuyor
Konuşmak, düşünmek için
Ama ben hep soruyorum
Niçin böyle niçin
 
Birazcık düşünsem bile
Bomboş oluyor sanki beynim
Belki yorgunluk belki hastalık
Nedenini bilemedim
 
Aklımdaki her şey bir anda
Siliniyor siliniyor
Hatırlamak istemediğim şeyler
Zamansız aklıma geliyor
 
Beynim acaba benimle
Bir oyun mu oynuyor
Eğer bu bir oyunsa
Beni çok çok yoruyor



SONSUZ SAYILAR

Eymen Akif Şahin

Saya saya bitmez sayılar
Üstelik her yerdeler
Kapının üstünde
Adımın önünde
Paranın üstünde
Saatin üstünde
 
Matematik dersinde en çok sayılar
İşin içinden çıkılasın diye oraya dolmuşlar
Yaşımda, doğum günümde
Her yerde sayılar var
 
Say say bitmiyor sayılar
Çünkü sayılar
Sonsuza kadar uzar




OLMAYAN KEDİM

livanur ekici

Kedileri seviyorum
Gri renkli olanları
Görünce sevmek istiyorum
Korkutmadan onları
 
Bazen süt ve peynir görünce
Diyorum ki kedim olsa
Koşa bana doğru gelse
Elimde onları görünce
 
Belki bir gün olur kedim
Olur mu ki bilemedim
Ben yine de seni sevdim
Aslında hiç olmayan kedim


SEVGİ KUŞU

Belinay Coşkun

Benim bir sevgi kuşum var
Kanadı beyaz gövdesi mavi
Gözleri kahverengi
Elime konunca başlar ötmeye
 
Kimin eline konsa
Ona da sevgi verir
Ona dokunanların
Kalbinde şefkat büyür
 
Su içmeye bayılır
Ama sevgiyle verilirse
Yem yemeye bayılır
Ama şefkatle verilirse



 

KİTAP

 
Emir Celal Çat
İçi bilgiler dolu
Zekâmı geliştirir
Her gün okurum onu
Beni iyileştirir
 
Kitap okumak çok hoş
Okumayan kalır boş
Deme ki bu günüm boş
Kitap sana bilgi verir

KEDİ Mİ FİL Mİ

Hanzade Eligüzel 
Sabah akşam tek işleri
Yatıp uyumak mır mır
Bir de yemek yemeyi
Asla ve asla unutmazlar
 
Bir kedim olsun isterdim
Beyaz ve yumuşacık
Adını Disko koyardım
Ya da Haylaz, Şımarık
 
Ama yok işte bir kedim
Olacak gibi de değil
Bana kedi bulmazlarsa
İsterim onlardan bir fil

ZOR İŞLER

Alp Mete Akbaş

Bazen bir şiir için
Saatlerce düşünüyorum
Ama uygun bir konu
Nedense bulamıyorum
 
Dışarıya bakıyorum
Önüme bakıyorum
Sağa sola bakıyorum
Hiçbir şey yazamıyorum
 
Ne kadar zor bir konu bulmak
Sonra onu oturup yazmak
Düşüne düşüne böylece
Bir şiiri tamamlamak



AĞAÇLAR

Elif Sude Göçer

Pikniğe gittiğinizde
Yerleri kirletmeyiniz
Ateş yaktığınızda
Söndürmeden gitmeyiniz
 
Ağaçları kesmeyiniz
Çimenleri ezmeyiniz
Onlar da birer canlıdır
Lütfen onları üzmeyiniz
 
Ağaçlar ciğerdir
Oksijeni onlar verir
Ağaçları keserseniz
Oksijeni kimler verir

HAYVANLAR

 Ecrin Kılıç
Ağaç yaprak dağ toprak
Şelaleler akar akar
Hayvanlar koşar
Çiçekler açar

Kelebek kuş geyik böcek
Minik büyük çeşit çeşit
Her türden bir hayvan var
Minik de olsa büyük de olsa
Hayvandır onlar
Birbirinden farklı farklılar
Küçük de olsa büyük de olsa
 
Onlar hayvandır
Ceylan koşar çekirge zıplar
Büyük de olsa küçük de olsa
Hayvandır onlar

MEVSİMLER

Ecrin Kılıç 
Kış yaz ilkbahar sonbahar
Kışta kar sonbaharda yağmur var
Yazda ağaçta meyve
İlkbaharda dağda çınar
 
Hepsinde rüzgar eser
Birbirinden güzel mevsimler

MERHABA BAHAR

Zehra Fırat
Çiçekler açar mis gibi gül kokar
Yağmur yağar da yağar
Her yerde su damlacıkları var
Hafif hafif eser rüzgar
Dans eder dağdaki ağaçlar
Çiçekleri onlara eşlik eder
Hışır hışır şarkı söyler yapraklar

İşte bunlar baharın habercisi
Ne güzelmiş Allah’ım baharın sevinci

Merhaba bahar
Hoş geldin bahar


KİTAPLAR

 Sude Gökçe Çelen
Oku oku bitmezler
Yaz yaz bitmezler
Çeşitleri pek çoktur
Masallar hikayeler şiirler
 
Çok eğlenceliler
Çok bilgeler
Bize her şeyi
Sayfa sayfa öğetirler
Oku oku bitmezler
 
Meraklı bilginler
Her türden okumak isterler
Ama öyle çok tür var ki
Oku oku bitmezler


RUH IŞILTISI

Tayfun Tabuk
Beklediğimiz bahar geldi
Yanında yağmur getirdi
Dağı taşı tabiatı
Yeşillere boyadı
 
Yeşilin o güzel kokusu
Esen rüzgarla içimize doldu
Bahar geldi çiçekler açtı
Börtü böcek kuş sesleri
Güneşin göz alıcı yansımaları
Ruhumuzu ışıttı


DOSTLUK

Muhammet Aziz Toptaş
Dostumu biliyorum
Biri bana söylesin
Doğru mu bilmiyorum
Dost diyorum dost diyorum
 
Dostluğu seviyorum
Dostluğu arıyorum
Doğru mu bilmiyorum
Dostluğu tanıyorum
Dostumu biliyorum

BAHAR

 
Merve Sena
Kış bitti geldi bahar
Yağmur geldi bitti kar
Bizi okşuyor rüzgar
Kış bitti bahar geldi
 
Havalar yavaşça ısındı
Yemyeşil oldu her yer
Çıktı çocuklar dışarı
Yemyeşil çimenlerde koştular
 
Dağ taş toprak ova
Canlanır gelince bahar
Canlanır o gelince doğa
Kış bitti geldi bahar
 
Bahar gelince yapraklanır ağaçlar
Büyükler çay içer sohbet eder
Küçükler ağaçların altında oynarlar
Kış bitti geldi bahar

MELEK

 

Çağrı Burak Türkyılmaz

Anne demek melek demek
Altın kalpli meleklerin
Eşi sanki
Herkesin kendi annesi

Her zaman yanımızda durur
Bize şiir masal okur
Bizi korur
İşte anne sevgisi

BİLGİSAYARA VEDA

Elif Erva Öztürk

Defne çok akıllı bir kızdı, zekiydi. Derslerinde başarılıydı ama bilgisayarla çok oynuyordu. Ailesi onun bu durumundan rahatsızdı çünkü arkadaşlarıyla görüşmeyi de bırakmıştı. 

Bir gün babası, Defne’nin arkadaşı Merve’yi çağırdı. Merve, Defne’yi dışarı çağırdı oynamak, gezmek için. Merve çok uğraştı ama Defne bilgisayarın başından kalkmadı. En sonunda Merve gizlice bilgisayarın fişini çekmeyi düşündü. İçeri sessizce gelerek bilgisayarın fişini çekti. Defne ne olduğunu anlamamıştı. Merve:

-Dışarı çıkalım, dedi ve dışarı çıktılar.

Defne çok mutlu oldu ve temiz havayı içine çekip:

-Sana teşekkür ederim, dedi. Bundan sonra dışardaki hayatı fark eden Defne bilgisayardan uzak durmaya karar verdi.

MİNİK

 

Elif Yüsra Yaralı
Ben Selin...
Annem geçen hafta bana bir kedi sahiplendiğini söyledi. Adı ne olsun diye sordu. Ben de:
-Minik olsun, dedim. Minik evimizi sevdi, ben de onu çok sevdim.
Birkaç gün geçti Minik’i evde dip köşe aradım, baktım bulamadım. Dışarı çıkmıştı. Ağaçta duruyordu. Durmadan miyavlıyordu. Ben de itfaiyeyi aradım. İtfaiye onu kurtardığında patisine yara vardı. Anneme söyledim, veterinere gittik. Kedim iyileşti ve çok sevindim. Benim anım da böyle işte.

KAHRAMAN ASKERLERİMİZE

Umut Pekyiğit
1923’te kuruldu
Çok yaşasın cumhuriyet
Şimdi yüzüncü yılında
Mutlu ol Türkiye’m.

Bu devlet bize ve büyüklerimize emanet
Sıkıntı dert görme Türkiye’m
Bir sürü savaş gördün 
Ama hala yaşıyorsun

Nice yüzyıllara Türkiye’m
Nice kardeşliğe, barışa
Ama savaş olduğunda 
Hazır ol her şeye
Uyuma asla Türkiye’m

UZUN OLMAK SORUN

 

Aysel Zümra Yuvacı
Bir gün bir zürafa hayvanat bahçesinde havaya bakarken bir uçak görmüş. Demiş ki o uçağa uzanabilecek kadar boyum olsaydı keşke… Boyunun o kadar uzun olması durumunda insanların dikkatini çekebileceğini düşünmüş. Yanına en iyi arkadaşı fil Loy gelmiş. Demiş ki ona zürafa:
-Benim boyum neden bu kadar kısa? Fil sözünü yürütmüş demiş ki:
-Sen hayvanat bahçesinin en uzunusun. Herkesin dikkatini sen çekiyorsun.
Zürafa:
-Gerçekten mi? demiş ve mutlu olmuş. Loy fille beraber mutlu biçimde hayvanat bahçesini gezmişler.


SAKLANBAÇ

Zeynep Göktaş 
Bilsem’e geldim
Teneffüs bitti
Hüseyin Öğretmenim geldi
Şiir yazın dedi
Ben yazarken zil çaldı
Arkadaşlarımı topladım
Oylama yaptık kim çıkacak diye
Seçilen Elif Yüsra idi
Saymaya başladı
Birer birer ona kadar
Bir iki üç dört beş
Altı yedi sekiz dokuz on   
Başladı aramaya
İlk beni buldu
Sonra diğerlerini
Ben saymaya başladım

KUŞ CENNETİ

 Yiğit İbrahim Karain
Kuşlar çok sevimlidir
Sabahları bizden önce uyanır
Öter dururlar
Evin içinde uçarlar durmadan
Ama onların yaşamı uzun sürmez
Bir gün bakmışsınız
Kıvrılmış bir köşeye
Kaybetmiş hayatını
Ama üzülmeyin
Herkes ölecek bir gün
Ve kuşlar
Giderler ölünce
Kuş cennetine   


BİR DOĞA GEZİNTİSİ

 Ahmet Said Yurttaş
    Bir gün tek başıma doğa yürüyüşü yapmaya karar verdim. Genellikle arkadaşlarımla çıkardım ama bu kez tek başıma yürümek istedim.  Bir süre sonra evler geride kaldı, dağlara doğru yürüdüm. Elimde küçük bir değnek vardı. Bazen ona tutunarak tırmanıyordum.  Gezinirken dağın başında bir yumurta ve yanında değişik bir kaktüs gördüm. Kaktüs olduğundan emin değilim ama bana öyle geldi. Hemen yanına gitmeye karar verdim. Sonra yumurtanın içinden küçük canavara benzeyen bir şeyin çıktığını gördüm. Çok şaşırmıştım. Kaktüse bakarken onun içinden de seslerin geldiğini duydum.
    Biraz sonra yumurtanın içinden çok tatlı, sevimli bir yaratığın çıktığını gördüm. Bunu eve götürmeye karar verdim ama annesi geldi ve telaşla sesler çıkardı. Ben onları korkutmamak için uzaklaştım.
Onun yeri doğaydı ve ev ortamına alışık değildi. Annesinden de ayırmak istemedim. İlk kez doğada gördüğüm bu canlının adını, türünü bilmiyordum. Ona kendim bir isim verdim: Miniş.


SULUK

Abdullah Akkuş
Dışarıya su sızdırmıyorsun
Kuru kalıyor defterim kitabım
Rengarenksin tamam
Ama çok çabuk kırılıyorsun
Bazen kendini sınıfta unutuyorsun
Kendini sadece susayınca hatırlatıyorsun
Lütfen kırılma artık
Kırılma bana

ARABA

 

Ömer Ali Çamcı
Arabalar seslidir
Üstelik renkli renklidir
Bir yerden bir yere
Taşır bizi hızlıca
 
Modelleri çeşit çeşit
Kimi spor kimi jeep
Ayağımızı keser yerden
Bir yerlere giderken

KAPI

 

Dinçer Kara
Her yerde kapılar kapılar
Kimi sessiz kimi gıcırdar
Kimini herkes açar
Kiminin kilidi var
 
Benim en sevdiğim kapı
Okulumun kapısı
Bir coşkuyla doluyorum
Açınca okulun kapısını

GÖKYÜZÜ

 

Zeynep Gökçe Yılmaz

Masmavidir gökyüzü
Ona bakınca
Rüyada gibi hissederim
Bulutların yuvası sanki
 
Onda yağmur var
Kar var
Dolu var
Kuşlar var
Her şeyimsin gökyüzü

GÖKKUŞAĞI

Zeynep Gökçe Yılmaz

Renklerin en güzel göründüğü yer
Gökkuşağıdır bence
İnsan nasıl mutlu olmaz
Gökkuşağı görünce
 
Ama her zaman görünmüyor
Yalnızca yağmurdan sonra
Keşke her gün görsem onu
İçim neşeyle dolsa



SAÇLARIM

Şükrü Bora Karabulut
Saçlarımı hiç anlamıyorum
Tıraş oluyorum ertesi sabah bakıyorum
İnmiş gözlerimin önüne

Başkaları saçlarını tararken mutlu olur
Ben sabahları
Tararken saçlarımı
Yoruluyorum 

Tıraş olmak için gittiğim berber
Çizgi atıyor saçıma kaşıma
Yalnızca bunu seviyorum
Keşke uzamasa saçlarım
Hep öyle kalsın istiyorum





5 Ekim 2023 Perşembe

REKLAMLAR

     Akın Eliş

    Reklamlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Telefonu açıyoruz, reklam. Televizyonu açıyoruz, reklam. Otobüs bekliyoruz, reklam. Sokakta yürüyoruz, reklam. Kantine giriyoruz, reklam. Test çözüyoruz, reklam. Reklamlarla büyüyoruz, reklamlara yaşıyoruz. Yeri ve zamanı yok gördüğümüz, duyduğumuz reklamların.
    Arkadaşlarımızın kıyafetlerine bakıyoruz, marka. Su içiyoruz, marka. Kalem alıyoruz, marka. Çikolata istiyoruz kantinden, marka… Her yerde markalar yürüyor reklam yaparak. Bizler de bu reklam dünyasının bir piyonu oluyoruz.
    İçtiğimiz bir şişe suyun, yediğimiz küçücük bir gofretin, kullandığımız kalemin reklama nasıl bir ihtiyacı var? Gerçekten reklamlara aldanarak mı insanlar tüketiyor her şeyi? Mesela araba almadan birileri reklamlarını izliyor mu? Dondurma alırken daha önce izlediğimiz reklamların etkisinde kalıyor muyuz? Soruları çoğaltmak mümkün. Hepsinin de cevabı galiba evet.
    Reklam fikrini ilk kez kim hangi ürün için düşündü, diye düşünüyorum. İyi niyetli miydi ilk kez reklam    yapan kişi?
    Tanıtım ve reklam aynı şey olmamalı diye düşünüyorum. Tanıtımın niyeti iyicil, reklamın niyeti kötücül olabilir. Tanıtıma insanların ihtiyacı olabilir ve kısa sürelidir. Reklam ise süresiz, hep devam eden bir beyin yıkama aracıdır diye düşünüyorum.



GÜLMEYE DAİR

 

    Umut Bulut
    Gülmek, insana has bir duygu. Keyifli olduğumuzda, mutlu olduğumuzda, güzel bir haber aldığımızda güleriz bazen ise sebepsiz güleriz.
    Gülmek çeşit çeşittir. Tebessüm mesela, gülmenin en masum, en saf halidir. İçtenlikle size tebessüm eden birisinden korkmazsınız, ona karşı bir sempati bile oluşur anında. Bir de kahkaha var gülmenin çeşidi olarak. Kahkaha insanı yorar biraz da ve tebessüm gibi sadece yüzden anlaşılmaz. Sesi vardır kahkahanın. Kahkaha atan kişi tüm bedeniyle atar kahkahayı. Bir şaka sonrası, komik bir durumla karşılaştığımızda kendimizi tutamayarak kahkaha atabiliriz. Kahkaha insana kendisini kaybettirebilir o yüzden biraz tehlikelidir. Her ortamda atılması risklidir: mesela derslerde.
    Bir de kötücül gülüş vardır. Hem tebessümle hem de kahkahayla yapılabilir. Bu tür gülüşler aslında gülmek değil sırıtmak olarak da tanımlanabilir.
Gülmek, insana yaşama sevinci verir. Yalnızca yaşamayı seven insanlar gülebilir.



YAĞMUR

Meryem Er

Yağmur yağdıktan sonra
Etrafa yayılan kokuyu seviyorum
Ve oluşan gökkuşağını
 
Sokaklar yeniden hareketlenmeye başlıyor
Her yağmurun ardından
Serçeler çıkıyor yuvalarından
 
Bense her yağmur sonrası
Yenilenmiş görüyorum dünyayı
Yıkanmış, arınmış, temizlenmiş
Götürmüş tüm kötülükleri




TÜRKİYE'M

Umut Pekyiğit

Ne güzel Türkiye’m
Sivas’ı Rize’si Muş’u
Ne güzel Türkiye’m
Ülkelerin en hoşu
 
Karadeniz Akdeniz
Ne güzel Türkiye’m
Marmara Ege Denizi
Mutlu eder hepimizi
 
Samsun Ankara Yozgat
Güzellikler kat kat
Her şehir başka fırsat
Ne güzel Türkiye’m





HAVADAN SUDAN

 Atıf Kaan Salar
    Su, der geçeriz. En boş sohbetlere “havadan sudan konuştuk” deriz. Önemsiz kavgalar, tartışmalar için “sudan sebepler yüzünden çıktı” deriz. Birilerini uzaklara gönderirken ardından su dökeriz ve “Su gibi git su gibi gel.” deriz.
    Önceki çağlarda su ve hava önemsiz, ücretsiz, sıradan ve herkesin ulaşabileceği şeyler arasındaydı. Günümüzde hava kirlendi, sular ise değerlendi ve azaldı. Önceden marketlerde su çok az bulunurdu şimdi kantinlerde bile su satılıyor ve hayli de pahalı. Su değerlendi, su azaldı, su artık en temel ihtiyaç haline geldi.
    Eskiden yalnızca Ramazan aylarında suyun değerini anlar, akşama kadar susuz kalınca suyun önemini anlardık ama şimdi su her an bir ihtiyaç ve para karşılığı alınan bir ihtiyaç. Mesela sabah yanımıza su almadığımızda ve okulda fazlaca terleyip susadığımızda birkaç şişe su içmek istediğimizde bütçemiz yetmeyebilir. Hele de yanımızda para yoksa günü suya hasret kapatmak mümkün.
    Su artık önemli bir konu. Suların temiz olmaması nedeniyle büyük kitlesel salgınlar yaşanabilir artık dünyamızda. Belki de ileriki yıllarda su yüzünden savaşlar bile çıkar.



SABAH AKŞAM

 

Hülya Doğancık

Güneşin batışını seviyorum akşamüstlerini
Çünkü gökyüzünün başka başka renklerini görüyorum
Ay nazlı nazlı uzaklardan gösteriyor yüzünü
Ve güneş veda ediyor dünyaya
 
Güneşin batışını seviyorum doğumundan daha çok
Çünkü güneş doğarken okula gitmek zorunda oluyorum
Ve ben yapmak zorunda olduğum şeyleri sevmiyorum
 
İzleyebilseydim bekli güneşin batışı gibi doğuşunu da
Kaygısızca
Sevebilirdim onu da

4 Ekim 2023 Çarşamba

EN ÇOK ÖZLENEN

 


Semih KARATAŞ

Gün boyu dolaşsam da sokaklarda
Ya da tatillerde gitsem de uzaklara
Hep seni arıyorum
Ve senin huzurunu
 
Seninle paylaşıyorum
Mutluluğumu, suskunluğumu sevincimi
Seninleyken güvende olduğumu biliyorum
Seninleyken uyuyorum uykuların en güzelini
 
Evim güzel evim
Yuvamız, yurdumuz, ocağımız
Sensin uzak kalınca en çok özlediğim




ÖLÜMÜN KELEBEĞİ

 

Elif Erva CANDAN


Uçtu geçti önümden bir küçük kelebek
Yakalamaya çalıştım ama yetişemedim
Aniden kaçtı benden
Belki de ölümünden
 
Derlerdi bana kelebeklerin ömrü kısa
İnanmazdım onlara kızardım biraz da
Ah küçük kelebek
Mutluluğun için ne gerek
Gitmek mi başka diyarlara
Kavuşmak mı ölümün
Sıcacık
Kucağına


BEYAZ

 
Meva VURAL

İnsanlar çoğunlukla baharları sever
Kimileri ilkbaharı kimileri sonbaharı
Benim mevsimim kış biraz
Üşümeyi seviyorum mesela
Portakalı ve mandalinayı
Kardan adam yapmayı, kartopu oynamayı
 
Yaz da güzel aslında ama
Şımarık arılar dolaşmasa tepemde
Her adımımda bir böceğe denk düşmese yolum
Kış kadar değilse de
Sevebilirdim onu da
Mesela seviyorum kirazı
Seviyorum ağaçların yeşil yapraklarla donanmasını
Güneşin her sabah bizleri selamlamasını
 
Benim mevsimim kış biraz
Çünkü kışın her yer beyaz



SON DAKİKA


Emir Sabri Ünsal

Son dakikada oluyor her şey
Son dakikada atılıyor gollerin en değerlisi
Son dakikada markete gitmek gerekiyor
Ödevler hep
Son dakikada geliyor insanın aklına
Son dakikaya kadar unutuluyor her şey
Son dakikada çalıyor zil