7 Ocak 2025 Salı

KAPI


Salih Taha Balta


Anahtar deliğinden bakıyorum
Kapının ardında ne var bilmiyorum
Az büyüse de görsem ardını
Ya da bir anahtar bulsam açsam kapıyı
Yine de tahmin ediyorum
Belki özgürlük
Belki de mutluluk
Belki kasavet 
Belki hasret 
Hepsi zaten bunların
Değil mi bir kapının ardında

ÜŞÜYORUM


Salih Taha Balta

               Bilir misin gardaş Türk illerinde
              Havada yıldızlar, dağda kar üşür.
                                            A. Karakoç

Yorganıma sarılıyorum
Tül gibi incecik geliyor
Üşüyorum diyorum
Kimse üşüdüğümü bilmiyor

Oysa aylardan haziran
İnsanlar yorgansız yatıyor balkonlarda
Ben yine de üşüyorum
Temmuzda, ağustosta

Üşümek mevsimsel bir olay değil
İlgisi yok yaz aylarıyla
Dünyanın dört yanındaki yetimleri
Sahipsiz çocukları düşünüp
Üşüyorum 

İSTEMİYORUM

Salih Taha Balta

Bugün son günüm belki de
İsteyip istemesem de
Ne diye zorluyorsunuz beni
Ben sürekli reddettikçe 

Bugün son günüm değilse de
İstemiyorum gitmeyi buradan
Yollara düşmeyi 
Özlemeyi
Hasret çekmeyi
Ya da yorgun düşmeyi
Ben mutluyum hayatımdan

Lütfen zorlamayın beni

ÜÇ KİŞİLİK BİR DÜNYA


Salih Taha Balta


Akşamın ilk saatleriydi. Üç kişiydik.  Salih, Taha ve ben. Salih sürekli susuyordu. Taha, çok konuşuyordu ben ise yazıyordum. Salih’i konuşması için Taha sürekli teşvik ediyor fakat bir cevap alamıyordu. Ben, yazarak Salih ve Taha’ya örnek olmaya çalışıyordum ama ikisinin de bir çabası yoktu. 

Taha; rüyasında konuşuyor, gerçek hayatta susuyordu. Salih ise gerçek hayatta konuşuyor, rüyasında susuyordu. Ben gerçek hayatta yazıyor, rüyamda konuşuyor, susuyor, gülüyor, ağlıyordum. En azından öyle olduğunu söylüyorlar çünkü gördüğüm hiçbir rüyayı hatırlamıyorum. 

Akşamın son saatleriydi. Yazmayı bırakmam gerekiyordu. Salih’in susma vakti gelmişti. Taha’nın uyku saati gelmişti. Benim başka bir âleme geçme vaktim gelmişti. 


HATIRAN YETER

Hayrettin Eymen

Güneşler ayı aylar güneşi izledi
Feryadınla yerler gökler inledi
Sesini duyanların ta kalbi titredi
Sen de bir gidecektin kimse bilmedi


Arkandan ağlayanlar sana sana dualar eder
Tüm Türkiye seni çok çok sever
Olsun
Bir gün gitsen bile hatıran yeter

HAYIRDIR İNŞALLAH


Salih Taha Balta

Mahzun gözlerle dışarıya baktı. Yağmur her yeri ıslatmış ve yağmaya devam ediyordu. Yağmurdan nefret ederdi. Yağmur onun için tüm felaketlerin sebebiydi. Yağmur, kötülüklerle gelirdi. Tarlalar berbat olurdu gereğinden fazla yağdığında. Toprak kayması olurdu, dereler coşar, sel çok şeyi sürükleyip götürürdü. Üstelik araç kazaları da artardı yağmurlu havalarda. Köyüne giden servisin içindeydi ve dışarıya bakarken aklına başka şeyler geliyordu. Yağmurdan daha kötü bir şey varsa o da kardı. Hayvanların yiyecekleri bile kar altında kalıyordu o yağdığında. Soğuk ve hastalık da cabası. Aslında sadece yağmurdan, kardan değil her şeyden nefret ediyordu. Kendinden bile. Her şeye suç bulmanın bir anlamı yoktu. Hele de insanların “rahmet, bereket” dediği şeylerden nefret etmesi anlamsızdı. Sorun kendisindeydi. 
Bu düşüncelerle serviste ilerlerken yağmur şiddetini artırmıştı iyice. Servisin silecekleri yetersiz kalıyordu. Gök delinmiş gibiydi. Sanki binlerce hortum yukardan üzerlerine su tutuyor gibiydi. Yollar göle dönmüş, neredeyse servisin içine su dolacaktı. Yol görünmediği için araç sağa sola sallanıyordu. Dikkatle dışarıya baktığında yağmur damlalarının arasında kar tanelerinin de olduğunu gördü. Çok geçmedi ki yağmur, yerini kara bıraktı ve şiddetli bir tipi başladı. Yol, hızla kapanıyordu kardan. Az önceki yağmur yerini buza ve kara bırakmıştı yollarda. Aracın ilerlemesi iyice zorlaşmıştı. Kayarak ilerliyordu artık. Şoför aracı kontrol etmekte zorlanıyordu. Şiddetli ve uzun süreli bir kaymadan sonra servis yoldan çıktı ve uçurumda takla atarak yuvarlanmaya başladı. Yolcular aracın içinde sağa sola yuvarlanıyor, koltuklara tutunmaya çalışıyorlardı. Nihayet yuvarlanış bitti. Yolcuların her biri çığlık atıyor, sonra birer birer kayboluyorlardı. Şoför geriye döndü ve baktı. Hiçbir endişe yoktu yüzünde. Hatta kötü kötü gülüyordu. Araçta yalnızca o ve kendisi kalmıştı. Diğer insanlar aniden nereye gitmişti. Servisin camları kırıktı ama kapısı kapalıydı. Belki de pencereden yuvarlanmıştı diğer yolcular. Şoför hâlen gülüyordu. Yerinden kalkıp ona haddini bildirmeliydi. Bu işlerin sebebi oydu. Az daha dikkatli olabilirdi. Koltuklardan tutarak yerinden kalktı. Terlemişti. Bir şeyler söyleyecekti ki yatağında olduğunu fark etti. Sağa sola baktı. Pencereye baktı. Dışarda kar başlamıştı. Derin bir nefes aldı ve şükretti yaşadıklarının rüya olduğuna. Terli olmasına rağmen pencereyi açtı ve kar tanelerine doğru bakarak bağırdı:
-Hoş geldiniz… Bereket getirdiniz. 

4 Ocak 2025 Cumartesi

AĞAÇ

Üner Taha Aydemir

Bütün fırtınalar 
Hayatımızı bozmak için gelmezmiş
Bazıları yolumuzu temizlemek içinmiş

Fırtınalar temizlemek istiyor beni de
Düşünüyorum
Birinin yoluna mı çıktım diye
Çünkü
Şiddetli
Çok şiddetli
Rüzgârlar var etrafımda
Bense güçsüz ve mecruh bir ağaç gibiyim
Bunca kıyametin ortasında

Yaslanacak bir yer arıyorum kendime
Yıkılmayayım diye
Ve sonunda bulduğuma inanıyorum
Yıkılmayacağım
Sağlam bir duvar olduğuna
Ama hayır yanılıyormuşum

Çünkü unutuyorum
Ağaç düşer yaslandığı yöne 
Bu yüzden dikkat etmeli
Güvendiğin kişiye

YABAN ARISI

Üner Taha Aydemir

Tırmanıyorsun en yüksek dağa
En ihtişamlı, ulaşılması en zor olanına
Ne için?
İnsanlar seni görsün diye
Kibrin kabarıp seni bulutlara çıkarsın diye
Altında kalanları
Dağdaki her bir taşla ezeyim diye
Onların hatası
Benden daha iyi olmamaları
Diye sayıklıyorsun

Aslında en büyük hatayı sen yapıyorsun
Tırmanma en büyük dağa
Görsün diye seni dünya 
Tırman dünyayı görmek için
O zaman en başarılısı sensin
Yaban arısı gibi 
Karşı koymalısın kurallara
Sana mani olanlara
Ve bakmalısın dünyaya
En zirvesinden

SANDIK

Üner Taha Aydemir

Camları buğulu
Ardını göremiyor
Bu kalpsiz varlıklar
Merhametlerini yanlarına
Almayı unutmuşlar
Duygularını saklıyorlar
Zalim sandıkta

Ölmeyi mi bekliyorlar
Kurtulmayı mı
Belirsiz
Fakat beklemedikleri kesin
Unutulmayı
Kaybolup toprağa karışmayı

Sanıyorlar ki sonsuzlar 
Ama bilmiyorlar
İki kez ölürmüş insan
İlki nefesi kesilince
İkicisi ise
Adlarını bilen son kişi ölünce

SUÇLU


Üner Taha Aydemir

Yaratılanı severim
Yaratandan ötürü
Demiş aralarından en hayırlısı
O hâlde ben miyim
Bu âlemin en hayırsızı

Suç mu sevmemek bu insanları
Bileğine zulüm prangalanmış küstahları 
O hâlde ben miyim 
Bu âlemin en suçlu insanı 

Elimde değil
Gözü kararmışları sevmemek
Hatta nefret etmek
Onlar beni istemiyorlar eminim
Nereden mi biliyorum
Çünkü ben de onlardan biriyim