23 Eylül 2023 Cumartesi

KAYBOLAN ADAM

 

            Ahmet Emir Koç, Semih Yılmaz, İlker Çitgez

Günlerden pazardı ve hava bir hayli güneşliydi. İnsanlar sıcağa aldırmadan kendilerini sokaklara atmışlardı. Yaşlı insanlar kalp krizi riskini düşünmeden otobüsleri doldurmuş, teyzeler ise kollarına çantalarını almış telefonla konuşarak yollarda ilerliyorlardı. Hiç kimse hiçbir şey düşünmüyordu uzaktan bakılınca. Sadece yürüyorlar, koşuyorlar, konuşuyorlar, bir yerlere gitmeye çalışıyorlardı. Yalnız bir adam vardı kalabalığın içinde hareket etmeden sadece kalabalığı izleyen. Uzun boylu, zayıf, esmer tenli, kırk yaşına yakın bir adamdı bu. Elleri cebindeydi. Hızla yanından geçen insanlar onu görmüyor gibiydi. Kimi ona çarparak yoluna devam ediyor kimi ise ona aldırış bile etmiyordu. Hava sıcaktı ve insanlar ellerinde su şişeleriyle geziyordu. Kimileri şemsiye almıştı güneşten korunmak için. Herkes terliyordu ama adam terlemiyordu, susamıyordu, konuşmuyordu… Kimdi bu adam? Şehrin ortasında durmuş ne yapıyordu? Nerede yaşıyordu? Yabancı mıydı? Belki de akıl sağlığı yerinde değildi.

Adam hava kararıncaya kadar tek adım atmadan, tek kelime etmeden, bir şey yiyip içmeden aynı yerde bekledi ve kimse onun farkına varmadı. Sokak lambaları yandı, araçlar hızlandı. Dedeler, nineler, teyzeler, çocuklar, ablalar, ağabeyler hepsi evlerine dönüyordu. Hatta kimsenin farkına varmadığı kuşlar bile yuvalarına dönmüştü.

Vakit gece olduğunda sokaklarda kimsecikler kalmamıştı ama adam halen oradaydı ve hareketsizdi. Gece bekçilerin dikkatini çekti adam ve ilk kez onun farkına varan birileri oluyordu. İki bekçi adama doğru usulca yürüdü ancak onun hareketsizliğinden korktular. Gece gece başlarına iş almak istemediler.

 Sabah oldu. Günlerden pazartesiydi. Sıcak hava yerini bulutlu bir güne bırakmıştı. Yollar yine kalabalıktı ama sadece sabah, öğlen ve akşam. Adam hiç kımıldamadan orada duruyordu. Adam, birkaç kişinin dikkatini çekmiş olacak ki yanına yaklaşıp önüne bozuk para bırakanlar olmaya başladı.

Akşam olduğunda adamın önünde hayli bozuk para birikmişti. Şehrin ortasındaki hareketsiz adam artık insanların dikkatini çekmeye başlamıştı. Gelip geçerken bakıyorlardı, yerinde mi?

İkinci gece bekçiler aynı adamı aynı yerde görünce cesaretleri arttı ve yanına gitmeye karar verdiler. İyice yaklaştılar, tam dokunacaklardı ki adam kayboldu.

 

BULUTTAN ŞATO

 

Yusuf Kerem Köse

Bulutlar neden gökyüzünde
Yerde olsalardı keşke
Binerdik üstlerine
Gezerdik gökyüzünde
 
Acıkınca bir parça koparıp yerdik
Gökyüzünde bulutlar
Olsunlar
Her zaman
Bazen düşünüyorum
Dünyayı bulutlar taşısaydı
Gezseydik evrende
Tanışsaydık uzaylılarla
 
Bazen kafam doluyor
Böyle düşüncelerle
Bir bulutum olsaydı
Örtecek üstüme
 
İnsan düşünüyor
Keşke olsa diye
Olmayacağını bilsem de
Düşünüyorum düşünüyorum
Buluttan şatomu



BULUT ŞEKER

 Kadir Üstündağ

Uçakla giderken gökyüzünde
Pencereyi açmak isterdim
Geçerken bulutların içinden
Bir parça bulut koparmak istiyorum
Ve sonra onu bir çubuğa dolayıp

Afiyetle yemek istiyorum

BULUT NEDİR

Metehan Darıcı

Bulutlar beyaz mıdır?
Belki de bir buhar…
Görünüşü pamuk şeker
İçinde neler var?
 
Her şey göründüğü gibi mi?
Yoksa bulutlar gibi mi?
 
Bazı bulutlar vardır
Ağlayan mutsuz olan
Bir tür daha bulut var
Şimşekler saçan yıldırım atan
 
Bulutlar çok farklıdır
Ne bir insan ne bir hayvan

ZOR ŞİİR

Muhammet ONUR
Yazmak istedim bulutları
Yazamadım
Çizmek istedim bulutları
Çizemedim
 
Bir uçurtma gibi peş peşe
Dizmek istedim bulutları
Dizemedim
 
Bulutlarla ilgili
Bir şiir yazamadım


ISPANAKLI BÖREK

Metehan Darıcı, Yusuf Kerem Köse, Muhammet Onur ve Kadir Üstündağ'ın  ortak çalışmasıdır 

        (5 sınıf)


B
en ıspanaklı böreği çok severim dedi Mavi Kaplumbağa, etrafındaki diğer kaplumbağalara. Diğer kaplumbağalar umursamadı. Kısa bir sessizlikten sonra başka bir kaplumbağa çıkarak:

-Ben de seviyorum ıspanaklı böreği hatta ıspanaklı börek kırmızıçizgimdir, geçilemez dedi.  O sırada toprağın altından kendi tünelinde dolaşan karnı aç Yeşil Köstebek yukardaki konuşmaları duydu ve toprağı kazarak yukarı çıktı:

-Pırasalı börek, pırasalı böreeeek, ah olsa da yesek diye bağırdı. Diğer kaplumbağalar yine umursamadı. O sırada annesi Metehan’a:

- Metehan, okul zamanı geldi diye seslendi. Metehan uyanır uyanmaz sağa sola baktı. Ne kaplumbağa vardı ne de köstebek. Kıyafetlerini giydi, yüzünü yıkadı ve okul yoluna düştü. Okulu yakındı ve her sabah yürüyerek gidiyordu. Baktığı her yerde ya yeşil köstebeği arıyordu ya da mavi kaplumbağayı. İlk derslerden Metehan hiçbir şey anlamadı. Dalgın dalgın teneffüse çıktı. Futbol oynamayı seven Metehan’ın bu hali uzaktan iyi görünmüyordu. Yusuf, ayağının hemen ucundaki topu Metehan’a atmak için geriye doğru gitti ve koşarak gelip son gücüyle topa ayağıyla vurdu ancak Metehan kendisine doğru gelen topun farkında bile değildi. Şiddetle Metehan’ın kafasına düşen top, Metehan’ı bayıltmaya yetti. Metehan’ın düştüğünü gören Kadir ve Muhammet onun yanına koştular. Yusuf da koştu geldi. Nöbetçi öğretmen büyük bir telaşla olay yerine koştu. Görünürde Metehan’ın hiçbir şeyi yoktu. Bir süre öylece yerde kaldı. Öğretmen ve arkadaşları Metehan’ı ayıltmaya çalışıyor, yüzüne su döküyordu. Metehan ise sabah yarım kalan rüyaya yeniden dalmış yeşil köstebek ve mavi kaplumbağa ile yine karşılaşmıştı.

Öğretmeninin sarsmalarına ve yüzünden aktarılan suya daha fazla dayanamayan Metehan birdenbire ayağa kalkarak bağırdı:

-Ispanaklı böreeeeekk!

ÇİÇEKLİ HAYAL

Akın Eliş

Bazı geceler uyumadan önce
Ödevlerim bitince
Boş bir kâğıt alıyorum elime
Çiçek resimleri çiziyorum gönlümce
 
Su veremiyorum ama
Çiçeklerimi koyuyorum pencereye
Büyüsün
Ağaç olsunlar diye




KARINCAYA İYİLİK

Ömer Ali Çamcı


Bazı arkadaşlarım
Korkuyor senden nedense
Oysa ekmeğinin derdinde
Gariban bir karıncasın işte
 
Her gün çalışıyorsun durmadan
Üzülüyorum senin bu haline
Karınca kardeş
Sana bir senelik yiyeceğin benden
Biraz da sen dinlenesin diye.






KARGADAŞ

Abdullah Akkuş 
Her sabah beni bekliyor
Okulumuzun bahçesindeki kargalar
Teneffüslerde göstermeden kimseye
Bazen simit bazen ekmek veriyorum onlara
Benimle arkadaş olsunlar diye
 
Beni görür görmez
Gaak gak diye
Selam veriyorlar sabahları
Kimse bilmiyor


            (Özel Eğitim Çocuk dergisi, 2023, Sonbahar, sayı: 10, syf: 64)