Reyyan Sibel Teke, Ömer Ali Çamcı, Mustafa Aktaş
Evvel zaman içinde uzak ülkelerden birinde yaşayan bir dev varmış. Dev, insanları hiç sevmez sürekli onları gördüğünde korkutur, onlara kötülükler yaparmış. Özellikle çocukları üzmekten, onların burunlarını, kulaklarını ısırmaktan çok mutluluk duyarmış. Dev çok güçlü olduğu için çocukların anne babaları da ona bir şey yapamazmış. Devin evi ormanda, büyük ağaçların arasında kocaman bir sığınakmış. Boş zamanlarında kocaman ağaçlar keser burada evini genişletirmiş. İnsanlar ormana yaklaşamazlar ama yeşilliklerin azaldığını her geçen gün uzaktan görürlermiş.
İnsanlar, hem kendilerini rahatsız eden hem de ormanı yok eden bu dev karşısında çaresizlermiş. Konuşmak istiyorlarmış onunla ancak korktukları için kimse yanına gidemiyormuş.
Günün birinde köydeki çocuklardan biri böğürtlen toplarken köyünden uzaklaşmış, uzaklaşmış, uzaklaşmış. Vaktin nasıl geçtiğini fark etmemiş. Bir de bakmış ki hava kararmak üzere. Tam çaresizce düşünürken gök gürlemeye ve yağmur da yağmaya başlamış. Telaşla sağa sola koşmuş ama kaybolduğunu fark edince çaresiz oturmuş ıslanmayacağı bir yere. Üç beş dakika etrafı seyretmiş. O sırada uzakta bir ışık görmüş. Burada yaşayan birileri varsa beni evime, köyüme götürür düşüncesiyle ışığa doğru koşmuş. İyice yaklaşınca kocaman, ağaçtan yapılmış bir sığınakla karşılaşmış. Sığınağın kapısını cılız bir biçimde tıklatmış ve bir süre sonra gürültü ve homurtuyla kapı açılmış. Karşısında herkesin korktuğu devi görünce çocuk bir an korkmuş ve dev’e demiş ki:
-Çok yorgunum ve kayboldum. Sana bir zararım olmaz, senin de bana zarar vermeyeceğini düşünüyorum. Beni köyüme götürür müsün?
Dev, önce gülmüş, kahkahalar atmış:
-Zavallı bir insanoğlu kapıma kadar gelmiş, bu ne cesaret! Başına neler geleceğini bilmiyor musun sen? Defol git yoksa sonun iyi olmaz, demiş.
Küçük çocuk korkuyormuş ama yapacak bir şey de yokmuş:
-Ne yaparsan yap, ben buradayım ve geceyi burada geçireceğim şayet beni köyüme götürmezsen, demiş.
Dev, kapıyı kapatarak içeri girmiş, çoluk çocukla uğraşacak zamanım yok, demiş içeri girerken. Çocuk bu duruma daha da üzülmüş. Köyüne dönmeye çalışsa ormanda yırtıcı hayvanlara yem olabilirmiş. Sığınağın kapısı önüne büzülmüş ve orada uyumuş. Uykusunun en derin yerinde dev kapıyı açmış, çocuğu halen orada görünce sinirlenmiş. Çocuğun ensesinden tutarak koşar adımlarla onu ormanın uzak bir yerine bırakmış, dönmüş. Ormanda çaresiz ve uykulu bir şekilde beklerken çocuk birden yanında bir peri görmüş. Peri ona:
-Üzülme küçük çocuk. Şanslı günündesin. Ben bu ormanın perisiyim. Devle benim de aram hiç iyi değil. Onu değiştirecek bir iksir yaptım ama bir türlü içmeye ikna edemedim. Şimdi seninle bir plan yapalım ve bu iksiri ona içirelim, demiş.
Plan şöyleymiş. Peri, çocuğu yeniden sığınağın önüne koyacakmış. Bu kez sana güzel bir içecek verirsem geceyi burada geçirebilir miyim, diyecekmiş. Zaten iksiri içen dev, artık zararsız hale gelecekmiş.
Planı uygulamışlar. Çocuk, devin kapısını çalmış. Dev daha öfkeli ve gür sesle:
-Senden kurtuluş yok mu? En iyisi seni sonsuza kadar susturmak, diye bağırmış. Çocuk:
-Eğer geceyi burada geçirirsem sana güzel bir içecek verebilirim, diyerek elindeki şişeyi uzatmış. Çok güzel ve faydalı bir şuruptur bu. Köyümüzde herkes bunu severek içer, demiş. Dev şişeyi alır ve çocuğu yeniden atarım bir yerlere diye düşünmüş. Şişeyi alıp içtiği anda birden yüzü önce sararmış, sonra gözleri dönmüş, başında yıldızlar dolaşmaya başlamış ve yere devrilmiş. Bayılmış. Olayları izleyen peri, korkacak bir şey olmadığını söylemiş. Çocuk yine de endişeleniyormuş. Devin yüzüne, ellerine su serpmek için içeri girmiş. Dev’in bardak olarak kullandığı kapları kova büyüklüğündeymiş. Bu kaplarla devin yüzüne ellerine su serpmiş çocuk. Dev uyandığında yüzünde küçük bir tebessüm varmış.
-Haydi küçük çocuk, seni köyüne götürelim, demiş. Birlikte yola koyulmuşlar. Dev artık sevecen, iyi kalpli biriymiş. Küçük çocuğa yol boyu devlerden, perilerden bahseden güzel masallar anlatmış. Köye vardıklarında çocuğun ailesi önce korkmuş ama Dev'i değişmiş buldukları için onunla sohbet etmeye başlamışlar. Dev, köyden ayrılırken artık ağır işlerinde insanlara yardım edeceğini ve doğayı koruyacağını da söylemiş. Orman Perisi, çocuk, köylüler ve Dev çok mutluymuş.