Günlerdir evdekilerle tek cümle konuşmamıştım. Eve geç geliyorlardı, şayet uyanık olursam doğrudan bana sordukları tek soru vardı:
-Ödevlerini yaptın mı? Şayet ödevlerimi yapmışsam başımı sallayarak cevap veriyordum. Başka bir soru gelmiyordu. İşin garibi kendi aralarında da konuşmuyordu annem ve babam. Hep başkalarıyla konuşuyorlardı telefonda ve kendi aralarında da işaret diliyle konuşuyorlardı sanki. Günlerdir bu böyleydi.
Arkadaşım yok muydu?.. Yoktu… Arkadaşlarım da çok tuhaftı. Basit şeylere gülüyorlar, birbirlerine el kol şakaları yapıyorlar, durup dururken birileri ağlıyor, birileri kahkaha atıyordu. Birileri de tırtıl gibi sürekli ellerinde yiyecekleri kemirerek dolaşıyordu. Öğretmenlerim birkaç kez benimle konuşmaya çalışmıştı ama onları da samimi bulmamıştım. Bir sorunum yok, diyordum soranlara. Gerçekten de görünürde hiçbir sorunum yoktu. Çok güzel bir evimiz vardı. Ekonomik durumumuz çok iyiydi. En güzel araba bizdeydi, en güzel yemekleri biz yiyorduk. Ama bir şeyler vardı içimde boş olan. Evet, bir boşluk vardı içimde bir türlü dolmayan.
Bir şeyler yapmalıydım bu boşluğu doldurmak için, ama ne?.. Odamdan çıkmaz olmuştum. Özen göstermesem de derslerim iyiydi çünkü arkadaşlarım çok ilgisizdi okulla, derslerle.
Bir gün yatağıma uzanmış düşünürken üst katın salonundaki büyük dolabı hiç açmadığımı fark ettim. İçinde ne vardı acaba? Kendime oyalanacak bir şeyler arıyordum. Bu beni biraz da olsa oyalar, kafamı dağıtır diye düşündüm ve usul usul üst kata çıktım. Eski bir dolaptı bu. Eşyalarımız her sene yenilenir ama bu dolap hep yerinde dururdu. Bunu hatırlayınca biraz daha merak duygum arttı. Dolabın önünde durdum, çok eski bir dolaptı ve ilk kez bu kadar yakından bakıyordum ona. Kapağını açmaya çalıştım ama açılmıyordu kapak. Diğer kapakları zorladım ama onlar da açılmadı. Önüne oturdum ve anahtarı var mıdır, diye düşünürken dolabın altında bir kağıdın ucunu gördüm. Kağıdı sürükleyerek elime aldığımda üzerinde birkaç kelime olduğunu fark ettim. Şöyle yazıyordu:
Gizli bir hazine var
Bu dolabın içinde
Merak ediyorsan eğer
Gel maceranın içine
Önce tebessüm ettim ve ne anlamsız bir şiir dedim, kendi kendime. Yıllardır bu dolabın altında başka neler neler vardır diye aklımdan geçti. Notu bir kez daha yüksek sesle okuduğumda dolabın kapağı gıcırdayarak ardına kadar açıldı.
2. Bölüm: Değişik Bir Yolculuk
Gıcırdayan kapı beni korkutmadı desem yalan olur. Kapı açılır açılmaz içeriye tuhaf bir koku yayıldı. Dolabın içine baktım, örkümcek ağları ve tozla kaplıydı. Gözüme yine tozlarla kaplı kocaman bir kitap çarpmıştı. Kitap çok ağır ve büyüktü. Elimle üzerindeki tozları temizlemeye çalışırken arasından eski bir fotoğraf düştü. Evet, bu bizim eski aile fotoğrafımızdı. Hiç görmemiştim bunu. Fotoğrafta ben henüz birkaç yaşlarımdaydım. Annem ve babam büyük bir mutlulukla bakmışlardı kameraya. Biraz duygulandım, fotoğrafı bir kenara bıraktım. İçimden bu fotoğrafı annemlere göstermek geçiyordu. Belki onlar için de eskiyi anmak iyi olurdu ancak kitap beni kendine çekiyordu. Sayfalarını araladım. Okumaya başladım. Kitap adeta beni esir almış gibiydi. On dördüncü sayfaya geldiğimde kendimi garip hissetmeye başladım. Midem ve başım kötüydü. On dört yaşımda olduğum aklıma geldi kitaptaki sayfaya baktıkça. Üstelik dış kapı numaramız da on dörttü. Gözlerim kapanırken hemen yan tarafta, dolabın içinden bir kapı daha açıldığını gördüm. İçerden ışıklar ve renkler sızıyordu. Güzel bir koku da geliyordu. Usulca doğruldum, kuş gibi hafiftim. Bu yeni açılan kapıdan geçtiğim anda başka bir dünyaya ulaşmıştım sanki. Bu dünyada yeşiller daha yeşil, maviler daha maviydi. Hiç görmediğim kadar büyük kelebekler vardı, arılar kocaman at büyüklüğünde uçuyorlardı. Kelebeklerden birine:
-Burası neresi, diye sordum. Kelebek ince ve güzel bir sesle cevap verdi:
Bura gizem diyarı
Her yer ayrı bir gizem
Çözmek istiyorsan eğer
Önce bana cevap ver
Kelebeğin bana bir sorusu var diye düşündüm. O sırada kelebek kanatlarını açtı. Kanadın birinde 1, diğerinde 4 rakamı vardı. Bu, kitap okurken 14. sayfada kaldığımı anımsadım. Yeniden başım döndü, her yer karanlık oldu. Kendime geldiğimde kapalı dolabın önündeydim.