5 Ekim 2023 Perşembe

REKLAMLAR

     Akın Eliş

    Reklamlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Telefonu açıyoruz, reklam. Televizyonu açıyoruz, reklam. Otobüs bekliyoruz, reklam. Sokakta yürüyoruz, reklam. Kantine giriyoruz, reklam. Test çözüyoruz, reklam. Reklamlarla büyüyoruz, reklamlara yaşıyoruz. Yeri ve zamanı yok gördüğümüz, duyduğumuz reklamların.
    Arkadaşlarımızın kıyafetlerine bakıyoruz, marka. Su içiyoruz, marka. Kalem alıyoruz, marka. Çikolata istiyoruz kantinden, marka… Her yerde markalar yürüyor reklam yaparak. Bizler de bu reklam dünyasının bir piyonu oluyoruz.
    İçtiğimiz bir şişe suyun, yediğimiz küçücük bir gofretin, kullandığımız kalemin reklama nasıl bir ihtiyacı var? Gerçekten reklamlara aldanarak mı insanlar tüketiyor her şeyi? Mesela araba almadan birileri reklamlarını izliyor mu? Dondurma alırken daha önce izlediğimiz reklamların etkisinde kalıyor muyuz? Soruları çoğaltmak mümkün. Hepsinin de cevabı galiba evet.
    Reklam fikrini ilk kez kim hangi ürün için düşündü, diye düşünüyorum. İyi niyetli miydi ilk kez reklam    yapan kişi?
    Tanıtım ve reklam aynı şey olmamalı diye düşünüyorum. Tanıtımın niyeti iyicil, reklamın niyeti kötücül olabilir. Tanıtıma insanların ihtiyacı olabilir ve kısa sürelidir. Reklam ise süresiz, hep devam eden bir beyin yıkama aracıdır diye düşünüyorum.



GÜLMEYE DAİR

 

    Umut Bulut
    Gülmek, insana has bir duygu. Keyifli olduğumuzda, mutlu olduğumuzda, güzel bir haber aldığımızda güleriz bazen ise sebepsiz güleriz.
    Gülmek çeşit çeşittir. Tebessüm mesela, gülmenin en masum, en saf halidir. İçtenlikle size tebessüm eden birisinden korkmazsınız, ona karşı bir sempati bile oluşur anında. Bir de kahkaha var gülmenin çeşidi olarak. Kahkaha insanı yorar biraz da ve tebessüm gibi sadece yüzden anlaşılmaz. Sesi vardır kahkahanın. Kahkaha atan kişi tüm bedeniyle atar kahkahayı. Bir şaka sonrası, komik bir durumla karşılaştığımızda kendimizi tutamayarak kahkaha atabiliriz. Kahkaha insana kendisini kaybettirebilir o yüzden biraz tehlikelidir. Her ortamda atılması risklidir: mesela derslerde.
    Bir de kötücül gülüş vardır. Hem tebessümle hem de kahkahayla yapılabilir. Bu tür gülüşler aslında gülmek değil sırıtmak olarak da tanımlanabilir.
Gülmek, insana yaşama sevinci verir. Yalnızca yaşamayı seven insanlar gülebilir.



YAĞMUR

Meryem Er

Yağmur yağdıktan sonra
Etrafa yayılan kokuyu seviyorum
Ve oluşan gökkuşağını
 
Sokaklar yeniden hareketlenmeye başlıyor
Her yağmurun ardından
Serçeler çıkıyor yuvalarından
 
Bense her yağmur sonrası
Yenilenmiş görüyorum dünyayı
Yıkanmış, arınmış, temizlenmiş
Götürmüş tüm kötülükleri




TÜRKİYE'M

Umut Pekyiğit

Ne güzel Türkiye’m
Sivas’ı Rize’si Muş’u
Ne güzel Türkiye’m
Ülkelerin en hoşu
 
Karadeniz Akdeniz
Ne güzel Türkiye’m
Marmara Ege Denizi
Mutlu eder hepimizi
 
Samsun Ankara Yozgat
Güzellikler kat kat
Her şehir başka fırsat
Ne güzel Türkiye’m





HAVADAN SUDAN

 Atıf Kaan Salar
    Su, der geçeriz. En boş sohbetlere “havadan sudan konuştuk” deriz. Önemsiz kavgalar, tartışmalar için “sudan sebepler yüzünden çıktı” deriz. Birilerini uzaklara gönderirken ardından su dökeriz ve “Su gibi git su gibi gel.” deriz.
    Önceki çağlarda su ve hava önemsiz, ücretsiz, sıradan ve herkesin ulaşabileceği şeyler arasındaydı. Günümüzde hava kirlendi, sular ise değerlendi ve azaldı. Önceden marketlerde su çok az bulunurdu şimdi kantinlerde bile su satılıyor ve hayli de pahalı. Su değerlendi, su azaldı, su artık en temel ihtiyaç haline geldi.
    Eskiden yalnızca Ramazan aylarında suyun değerini anlar, akşama kadar susuz kalınca suyun önemini anlardık ama şimdi su her an bir ihtiyaç ve para karşılığı alınan bir ihtiyaç. Mesela sabah yanımıza su almadığımızda ve okulda fazlaca terleyip susadığımızda birkaç şişe su içmek istediğimizde bütçemiz yetmeyebilir. Hele de yanımızda para yoksa günü suya hasret kapatmak mümkün.
    Su artık önemli bir konu. Suların temiz olmaması nedeniyle büyük kitlesel salgınlar yaşanabilir artık dünyamızda. Belki de ileriki yıllarda su yüzünden savaşlar bile çıkar.



SABAH AKŞAM

 

Hülya Doğancık

Güneşin batışını seviyorum akşamüstlerini
Çünkü gökyüzünün başka başka renklerini görüyorum
Ay nazlı nazlı uzaklardan gösteriyor yüzünü
Ve güneş veda ediyor dünyaya
 
Güneşin batışını seviyorum doğumundan daha çok
Çünkü güneş doğarken okula gitmek zorunda oluyorum
Ve ben yapmak zorunda olduğum şeyleri sevmiyorum
 
İzleyebilseydim bekli güneşin batışı gibi doğuşunu da
Kaygısızca
Sevebilirdim onu da

4 Ekim 2023 Çarşamba

EN ÇOK ÖZLENEN

 


Semih KARATAŞ

Gün boyu dolaşsam da sokaklarda
Ya da tatillerde gitsem de uzaklara
Hep seni arıyorum
Ve senin huzurunu
 
Seninle paylaşıyorum
Mutluluğumu, suskunluğumu sevincimi
Seninleyken güvende olduğumu biliyorum
Seninleyken uyuyorum uykuların en güzelini
 
Evim güzel evim
Yuvamız, yurdumuz, ocağımız
Sensin uzak kalınca en çok özlediğim




ÖLÜMÜN KELEBEĞİ

 

Elif Erva CANDAN


Uçtu geçti önümden bir küçük kelebek
Yakalamaya çalıştım ama yetişemedim
Aniden kaçtı benden
Belki de ölümünden
 
Derlerdi bana kelebeklerin ömrü kısa
İnanmazdım onlara kızardım biraz da
Ah küçük kelebek
Mutluluğun için ne gerek
Gitmek mi başka diyarlara
Kavuşmak mı ölümün
Sıcacık
Kucağına


BEYAZ

 
Meva VURAL

İnsanlar çoğunlukla baharları sever
Kimileri ilkbaharı kimileri sonbaharı
Benim mevsimim kış biraz
Üşümeyi seviyorum mesela
Portakalı ve mandalinayı
Kardan adam yapmayı, kartopu oynamayı
 
Yaz da güzel aslında ama
Şımarık arılar dolaşmasa tepemde
Her adımımda bir böceğe denk düşmese yolum
Kış kadar değilse de
Sevebilirdim onu da
Mesela seviyorum kirazı
Seviyorum ağaçların yeşil yapraklarla donanmasını
Güneşin her sabah bizleri selamlamasını
 
Benim mevsimim kış biraz
Çünkü kışın her yer beyaz



SON DAKİKA


Emir Sabri Ünsal

Son dakikada oluyor her şey
Son dakikada atılıyor gollerin en değerlisi
Son dakikada markete gitmek gerekiyor
Ödevler hep
Son dakikada geliyor insanın aklına
Son dakikaya kadar unutuluyor her şey
Son dakikada çalıyor zil