Ezgi Budak
Soyut olan şeyler çok daha komplikeler, somut olanlara göre. Çünkü göreceli bir kavram. Elma, herkes için elmadır ama hüzün bir başkası için yaşam tarzı olabilir, çoğunluk aksine yaşasa da. Yine de duyguları ifade etmek için somut şeyler kullanırız. Makine gibi karmaşık, deriz. Gerçi bu da görecelidir. Makine, herkes için karmaşık sayılmaz. Yine de somut şeyleri tanımlarken soyuttan yararlanmak her insanda farklı bir imaj bırakır. Örneğin daha önce hiç yağmur görmemiş birine anlatırken yağmuru “hüzün gibi” dersiniz, o insan bunu kendi hüznüne göre yorumlar. Bu da aslında soyutu özel kılar çünkü her açan özeldir ve her canın kendi soyutu vardır. Gerçi soyut şeyler, somuta başka bir pencere kazandırır.
Gördüğün bir şeyi tanımlamak daha kolay, yalnız sana kalmışken düşüncelerin, duyguların ve hayalin, daha büyük bir yüktür bu. Yalnızca tanımlamaktan bahsetmiyorum, tüm bunları yönetmek de ayrı bir güçtür. Yaratan her canlıya bir güç bahşetmiş. Kuşlara uçmayı, bitkilere fotosentezi, balıklara solungaçları bizlere ise soyutluğu. Bu da özel kılar mesela. Fark ettim de ne kadar anlatsak nafile, soyutluğu. Gerçeklik ne, kim anladı da anlasın soyutluğu.