23 Aralık 2023 Cumartesi

KIRGINLIK

 
Tayfun Tabuk
Çok şey istemiyorum aslında
Birazcık saygı
Arkadaşlık, kardeşlik bunlar bir yana
Çok şey istemiyorum aslında
 
Diyorum ki mesela
Ben konuşurken dinlesin arkadaşlarım
Çünkü dinliyorum ben onları
Ne anlatırlarsa anlatsınlar
Saygıyla
 
Çok şey istemiyorum aslında
Diyorum ki mesela
Verilmiş emeklere
Çekilmiş zahmetlere birazcık saygı
Ben
Anlaşılmak istiyorum

DOĞA ANA


Sude Gökçe Çelen
Sen anasısın her şeyin
Ağaçların, kuşların, insanların
Dünyanın dengesisin

Bizler için süslersin
Dünyayı, hayatı, yaşamı
İstersin bizden
Seni korumamızı

UYKU

 Ecrin Kılıç

Hiç uygun olmayan zamanlarda
Gelip beni buluyorsun
Yoruyorsun
Git, diyorum
Gitmiyorsun, saçlarımı okşuyorsun
Ama seni geceleri çağırdığımda
Nazlanıyorsun
Hiç yanıma gelmiyorsun


MANİ ÇALIŞMALARI

 Muhammet Aziz Toptaş
Hep bize gelir komşu
Adımı bilmez der: şu
Bir gün öğrenir elbet
Yapar getirir turşu

Merve Sena Öztürk
Tarih dersi bir başka
Tarihte geldim aşka
Her gün sekiz on saat
Tarih işlesek keşke

Çerçi gibi gezerim
İpe tespih dizerim
Şu cihanda koşmaktan
Hep ağrıyor dizlerim

Sude Gökçe Çelen
Yolda gördüm aç köpek
Köpekler korkunçtur pek
Bana gelmesin diye
Önüne atarım kek

Zehra Fırat
Her gün okul hep okul
Buna dayanır mı kul
Okul masraflarından
Ne para var ne de pul

Ecrin Kılıç
Uykum gelir hoş gelir
Kanatlı bir kuş gelir
On beş saat uyusam
Yine bana boş gelir

Tayfun Tabuk
Napolyon ah Napolyon
Seni tanıdım en son
Okudum hayatını
Yedi gün belki de on

Emir Asaf Konaç
Kitaplar sıra sıra
Kapaklar kara kara
Okunmak için varlar
Dizmeyin duvarlara

GECİKME

 Yiğit İbrahim Karain, Zeynep Göktaş, Ahmet Sait Yurttaş, Aysel Zümra Yuvacı, Umut Pekyiğit

Kenan 3. sınıftaydı ablası Sinem ise 10. Sınıftaydı. Sinem oldukça sakin, saygılı ve kardeşini üzmemek için onunla zaman geçiren ödevlerine yardım eden birisiydi. Kenan ise kitap okumayı, futbol oynamayı, araştırma yapmayı çok severdi. Abla kardeş birbirlerini tamamlayan bir hayatları vardı. Anneleri de babaları da çalıştığı için işten çok geç gelirlerdi ancak onlar gelinceye kadar Sinem, Kenan’ın derslerine yardım eder, kendi ödevlerini de özenle bitirirdi. Bir yerlere ya da akrabalarına ancak hafta sonları gidebilirlerdi. Sinem ve Kenan hafta sonlarını iple çekerdi çünkü tüm aile ancak hafta sonları bir arada oluyordu.
Bu dört kişilik aileden başka bu evde yaşayan bir de küçük kedi Boncuk vardı. Boncuk, Kenan ve Sinem için ailenin bir üyesi gibiydi. Onunla oynamayı seviyorlar, gezdikleri yerlere onu da götürüyorlardı.
Kış yaklaşmıştı. Akşamları hava erkenden kararıyordu. Böyle zamanlarda anne babalarını beklemek biraz daha zor oluyordu. Onların işten gelmeleri neredeyse akşamın sekizini buluyordu.  Yine bir pazartesiydi ve yorucu okul gününden sonra Kenan da Sinem de evlerine gelmişler, ödevlerini yapmışlardı. Geriye Boncuk’la oynamak ve anne babayı beklemek kalıyordu. Hava oldukça soğuktu, dışarısı karanlıktı ve kar yağmaya başlamıştı.
Kenan:
-Abla, çok acıktım, yemeği sen yapabilir misin, dedi. Ablası:
-Biraz daha bekleyelim annem ve babam gecikirse hazırlarım elbette, dedi.
Saat sekize gelmişti ama ne anne vardı ortada ne de baba. Çaresiz Sinem mutfağın yolunu tuttu, anne ve babasının gecikeceğini anlamıştı. Bazen böyle oluyordu, trafik yüzünden ya da alışverişe gittikleri için yarım saat kadar geç geldikleri oluyordu. Sinem, kardeşine bir şeyler hazırlarken kendisi için de bir sandviç yaptı. Nasıl olsa birazdan kapı açılırdı. Sinem, mutfağın penceresinden dışarıya baktı. Göz gözü görmüyordu. Kar fena yağıyordu ve şimdiden yerler bembeyaz olmuştu. Anne babası normalde 6 gibi iş yerinden çıkıyordu ama iş yerleri uzak olduğu için eve gelmeleri iki saat sürüyordu. Abla kardeş biraz atıştırdılar. Döndüler ve Boncuk’la oynadılar, zaman geçmek bilmiyordu. Saat dokuz olmuştu ancak anne baba halen yoktu. Uykuları da gelmeye başlamıştı iki kardeşin ancak meraktan uyumaları mümkün değildi. İkisi de perdeyi araladı, anne babanın yolunu beklemeye başladı. Küçük Boncuk da onlara eşlik ediyor, pencerenin önünde dışarıda yağan karı izliyordu. Kaç dakika, kaç saat geçti böylece bilmiyorlardı. İki kardeş ve Boncuk, pencerenin önünde uyuyakalmıştı. Gece saat 11 civarıydı ki kapıdan gelen tıkırtılara önce Boncuk uyandı Sinem’i uyandırdı. Sinem önce saate baktı sonra kardeşine ve kapıya yöneldi. Anne babası nihayet gelmişlerdi ancak her tarafları karla kaplıydı. Üşümüşlerdi. Yorgunlardı. Önce Sinem’e sarıldı anne ve baba sonra uyuyan Kenan’ı yatağına götürdüler. Boncuk da ortalıkta dolaşıyordu. Sinem:
-Nerde kaldınız anne, dedi. Annesi:
-Yollar tamamen karla kaplanmıştı. Araçlar yarı yolda kalmışlardı. Bir süre zincir takılmasını bekledik ancak sonra da yollarda oluşan kazalar yüzünden araç ilerleyemedi. Daha fazla geç kalmamak için biz de yürüdük. Tam üç saattir yürüyoruz, ayaklarımız bile ıslandı. Seslere uyanan Kenan mutfağa geldi. Acıkmıştı zaten. Yorgun anne baba ve beklemekten yorulan çocuklar bir şeyler atıştırdı, çay içti. Saat gece yarısını geçmişti. O sırada televizyon kanallarında ertesi gün kar tatili nedeniyle okulların kapandığı haberi geçiyordu. Sinem ve Kenan sevindi. Anneleri:
-Zaten uykusuz kalmıştınız, iyi oldu bu tatil. Bakarsınız bizim işyerimiz de tatil olur, dedi.
Dışarda kar yağmaya devam ediyordu. Boncuk, kendisine uyumak için bir köşe bulmuştu bile.

İNSANLAR

Ömer Kerem Aydemir

İnsanları anlamak çok zor
Aynı şeyleri düşünür
Hepsi aynı şeyleri yapar
Çocuklar onlardan biraz daha akıllı
En azından farklılar
Farklı oyunları var

İnsanları anlamak gerekiyor mu
Büyüyünce onlarla yaşamak için
Şimdiden düşünüyorum bunu
Anlamalı mıyım bilmiyorum niçin






YÜCE BAYRAK

Dinçer Kara

Kırmızı renginle yıldız ve hilalinle
Dalgalanırsın göklerde
Seni görmek yükseklerde
Görmek gibi Cumhuriyet’i

İstiyorum ki bir cuma ya da pazartesi
Söylenirken İstiklal Marşı
Ben çekeyim göklere seni 

Seni gördüğüm yerde
Selam vermek boynumun borcu
Ve önünde saygıyla durmak 
Ey yüce bayrak

KIRMIZI GÖZLÜ KARGA

Ömer Asaf Koç 

Sabah okula gelirken
Karşıma bir karga çıktı
Yanından geçiyordum
Hiç korkmadı
 
İnsanlar gibi kargalar da farklıdır
Gagasına dokundum hala uçmadı
Üşümüştü sanki ıslanmıştı
Ben onu tanımadım o beni tanımadı
 
Artık kargalar ürkütücü değil
Çünkü dokundum birinin gagasına
Hatta baktım kırmızı gözlerinin içine
Neşeyle girdim sınıfıma

ATATÜRK

Zeynep Gökçe Yılmaz

Seni düşününce aklıma
Önce ülkemiz geliyor
Düşünüyorum sonra
Verdiğin savaşlar geliyor

Hastalandığında dahi unutmadın bizi
Şu an hayatta olmasan bile
Yaşayacaksın sen sonsuza kadar
Çünkü senin varlığının adı Türkiye

DOĞA SEVGİSİ


Ömer Kerem Aydemir

Yeşil en sevdiğim renktir
Çünkü doğanın dilidir
Sarıyı da severim aslında
Çünkü o da doğanın rengidir


Kuşlar, ağaçlar, kediler, köpekler
Hepsi doğadan bir parça 
Dağlar, bayırlar nehirler
Hepsi bir süs doğaya


Her şey aslında yerli yerinde
Doğanın düzeni içinde
Yalnızca insanlar bozuyor bunu
Çünkü doğa yok kalplerinde