ecrin kılıç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ecrin kılıç etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Şubat 2024 Cumartesi

YILDIZLAR

 Ecrin Kılıç

Gökyüzüne asılmış lamba gibiler
Parlayan beyaz noktalar
Sıra sıra giderler
Onlar yıldızlar

Adı yıldız olsa da
Onlar birer taş kütlesi
Ama hepsi bir arada durursa
Düz bir ip gibi
İnsanlar sansa da
Yıldızlar birer göktaşı
Sert kayalardan yapılan
Bir servet

Bana göre onlar tatlı
Görünüşleriyle bir yıldız ise
Tatlı minik bir taş ise
Sert bir kaya ise
Onlar minik yıldızlar



İKİ FARKLI AÇIDAN BAK

Ecrin Kılıç


Kağıdı katladığında
İki farklı açıdan bak
Biri sağdan biri soldan
İki farklı açıdan bak

İki farklı açıdan bak
Bir üçgen çiz
Bir sağdan bir soldan
İki farklı açıdan bak

23 Aralık 2023 Cumartesi

UYKU

 Ecrin Kılıç

Hiç uygun olmayan zamanlarda
Gelip beni buluyorsun
Yoruyorsun
Git, diyorum
Gitmiyorsun, saçlarımı okşuyorsun
Ama seni geceleri çağırdığımda
Nazlanıyorsun
Hiç yanıma gelmiyorsun


MANİ ÇALIŞMALARI

 Muhammet Aziz Toptaş
Hep bize gelir komşu
Adımı bilmez der: şu
Bir gün öğrenir elbet
Yapar getirir turşu

Merve Sena Öztürk
Tarih dersi bir başka
Tarihte geldim aşka
Her gün sekiz on saat
Tarih işlesek keşke

Çerçi gibi gezerim
İpe tespih dizerim
Şu cihanda koşmaktan
Hep ağrıyor dizlerim

Sude Gökçe Çelen
Yolda gördüm aç köpek
Köpekler korkunçtur pek
Bana gelmesin diye
Önüne atarım kek

Zehra Fırat
Her gün okul hep okul
Buna dayanır mı kul
Okul masraflarından
Ne para var ne de pul

Ecrin Kılıç
Uykum gelir hoş gelir
Kanatlı bir kuş gelir
On beş saat uyusam
Yine bana boş gelir

Tayfun Tabuk
Napolyon ah Napolyon
Seni tanıdım en son
Okudum hayatını
Yedi gün belki de on

Emir Asaf Konaç
Kitaplar sıra sıra
Kapaklar kara kara
Okunmak için varlar
Dizmeyin duvarlara

16 Aralık 2023 Cumartesi

KIŞ

 Ecrin Kılıç

Sonbahar gitti kış geldi
Yağmur gitti kar geldi
Herkes eldiven giydi
Atkı sardı
Kartopu oynadı kardan adam yaptı

Kış daha güzel diğer mevsimlerden
Oyun daha fazla 
Gerek yok oyuncağa
Üstelik yol kenarlarında ağaçlar
Sanki giriyor kılıktan kılığa

9 Aralık 2023 Cumartesi

GEYİK GİYİ

Ecrin Kılıç

    Bir varmış bir yokmuş. Uzak ormanlardan birinde yaşayan iki çok iyi arkadaş varmış. Bu iki arkadaştan birinin adı Giyi imiş diğerinin adı Sima. Bir gün küçük geyik Giyi annesine bakmış ve:
    -Anneciğim geceleri neden garip sesler duyuyorum, diye sormuş. 
    Annesi:
    -O garip sesler kurtların sesi. Kurtlar çok tehlikelidir demiş. 
    Minik Giyi o günden sonra kurtlardan hep korkmuş ama sadece kurtlardan değil "kurt" kelimesinden bile korkar olmuş. 
     Yine bir gün evinnden bir kitap alarak arkadaşına oynamaya gidecekmiş.  eve gidince bir kitap alacakmış. Kitaplığa bakınca en arkada Mavi Boncuk diye bir kitap görmüş. Onun yanıda da Huysuz Kurt Ebi adlı bir kitap duruyormuş. Kitaba göz atarken annesi seslenmiş. Arkadaşının yanına gideceği için acele etmesini söylemiş. Biraz daha zaman geçince Haydi diye bağırmış. Giyi Mavi Boncuk kitabını almak yerine huysuuz Kurt Ebi’yi çantasına atarak aceleyle dışarı çıkmış. Koşarak arkadaşı sincap Sima'nın evine gitmiş. Sima'nın evine gelince Sima:
    -Nerede kaldın, demiş. 
    Giyi:
    -Biraz geciktim, yanıma kitap aldım, birlikte okuruz, demiş. 
    Sima ben de bir kitap seçeyim kitaplığımdan diyerek kendisine kitap getirmiş. Odadaki yaprakların üzerine oturmuşlar. Mavi Boncuk'u okumayı düşünürken yanına Huysuz Kurt Ebi kitabını aldığını fark eden Giyi, Sima'ya eve gidip kitabını almak istediğini söylemiş. Sima ise arkadaşının boşuna yorulmasını istememiş ve şayet o kitabı istemiyorsa kendisinin kitap verebileceğini söylemiş. Giyi kısa bir süre düşünmüş, en iyisi bu kitaba başlayayım bugün diye düşünmüş. Kötü bir kitap olsa annesinin zaten kitaplıkta bırakmayacağını düşünüyormuş.
    Kitabı korkarak okumaya başlamış, geceyi, kurt seslerini düşünmüş önce. Sayfalar ilerledikçe kitap eğlenceli bir hal almaya başlamış. On iki dakika sonra Giyi’nin annesi aramış ve günün nasıl geçtiğini, arakadaşıyla neler yaptığını sormuş. Giyi, kitap okuduklarını ve arada sohbet ettiklerini söylemiş. 
Bir kaç saat sonra annesi yeniden Giyi'yi aramış ve akşam olmadan  eve gelmesini istemiş. Giyi eve dönmüş. Sadece kitabın adında "kurt" kelimesi geçiyor diye kitaba ön yargılı yaklaştığı için kendini biraz kötü hissetmiş. Yanlışlıkla o kitabı çantasına almasa belki de o kitabı hiç okuyamayacağını düşünmüş.

2 Aralık 2023 Cumartesi

BAHÇE

 



Ecrin Kılıç

Evimizin bahçesi
Cıvıl cıvıl çiçekleriyle
Süsler evimizi
Bakınca dikkatle

Hareketli her yeri
Böcekleri, kedileri
Dikkatli bakınca
Cıvıl cıvıl her yeri


29 Kasım 2023 Çarşamba

DÜNYADAKİ YAŞAM


Ecrin Kılıç

İçinde insan hayvan ve bitki vardır
Canlılar yaşar
Sular akar
Hayvanlar koşar

Dünyada bir çok yaşam var
Dünya döner
İnsanlar yaşar
Bitki ağaç çiçek yaşar dünyada
Hepsi
Ama hepsi
Bu küçücük dünyada yaşar

Kedi
Kediler koştu kuşları tuttu
Tüyleri yumuşaktır
Hepsi tatlıdır

Miyav miyav ses çıkarır
Kediler miyavlarmış
Kuşlar kaçarmış
Kediler koşmuş tutmuş
Tüyleri yumuşakmış


5 Kasım 2023 Pazar

GÖK ÇEKİMİ

 
 
Ecrin Kılıç
 

Yürüyorsam eğer toprakta
Sebebi
Yerçekimi
Koşuyorsam eğer okul bahçesinde
Yine sebebi yerçekimi
Yağmur taneleri, kar taneleri
Düşüyorlar toprağa
Çünkü çekiyor toprak onları da
Ama bir şeye cevap bulamıyorum
Neden ağaçlar hep uzuyor
Yukarıya

14 Ekim 2023 Cumartesi

ORMANLAR

Erin Kılıç
Çeşit çeşit hayvan
Çeşit çeşit bitkisi var
Şelaleler otlar
Hepsinden var
 
Keçiler, ceylanlar ve yılanlar
Her yer hayvan dolu
Dereler su dolu
Ormanlarda hepsinden var

ÇİÇEKLER

Ecrin Kılıç
Mis gibi kokarlar
Etrafa neşe saçarlar
Renkli renkli türleri var
Gül papatya bunlardan bazıları
 
Bir değil yüzlerce
Bin değil binlerce
Çeşidi var
Ne güzel kokarlar

BOYALAR

Ecrin Kılıç
Boyalar rengarenk
Boya boya bitmezler
Çizer çizer bitmezler
 
Sarı kırmızı mor pembe
Her renkten boyarlar
Her renkten çizerler
Bir araya gelince
Renk renk olurlar
Gökkuşağı gibi dururlar
 
Mor pembe sarı kırmızı
Dağ, ağaç, çiçek çizerler boyarlar
Mor pembe sarı kırmızı
Her renkten boyarlar

UÇMAK İSTEYEN KEDİ

Muhammet Aziz Toptaş, Sude Gökçe Çelen, Ecrin Kılıç, Zehra Fırat
Sessizce başının üzerinden geçen bulutları izliyordu. Bulutların üzerine çıkmak istiyordu, orasını merak ediyordu. Orda yaşamak istiyordu çünkü orada yaşamanın eğlenceli olduğunu düşünüyordu ayrıca orda yaşarsa her şeyi görebilecekti. Sessizlik ona huzur verecekti. Fakat kanatları yoktu, dört tane ayağı vardı üstelik bıyıkları da vardı. Gözleri de hayalleri gibi parlak iki yeşil boncuk gibiydi. Onun adını yaşadığı evdeki çocuklar Pamuk koymuşlardı. Pamuk henüz bir yaşına girmiş küçük bir kediydi.
Gözü hep kuşlardaydı, gökyüzündeydi. İnsanlar onun kuşları yemek istediğini zannediyordu ama o sadece onlardan biriyle konuşmak, onlarla oynamak ve onlar gibi uçmak istiyordu. Hiçbiriyle oturup da konuşamadığı için kuşlar Pamuk’tan korkuyor, Pamuk onlara yaklaşır yaklaşmaz kuşlar telaşla uçup kaçıyorlardı. Mutsuzdu Pamuk. Ne olurdu kuşlardan birkaç tanesi kendisiyle dost olsa, oynasa.
Günler, haftalar geçiyordu.
Bir gün Pamuk’un aklına ağaca çıkıp uçmaya çalışmak geldi. Minik tırnaklarıyla ağacın gövdesine tutunurken bir yandan da ağaca:
-Canın yanıyor mu? Diye soruyordu. Sonunda birkaç hamle ile ağacın dallarına çıktı. Ağaçta bir tanecik bile kuş kalmamıştı. Pamuk, yine üzülmüştü ama uçmak fikrinden vaz geçmedi. Dallar incecikti ve rüzgar esiyordu. İnmek istedi ama ağaca çıkmak kadar kolay değildi ağaçtan inmek. Çaresizce miyavlamaya başladı. Miyavlama sesini duyan Aziz yalınayak koşarak ağacın altına geldi ve kollarını açarak Pamuk’un ağaçtan kendisine zıplamasını bekledi ama Pamuk durmadan miyavlıyordu. Aziz bahçede bulduğu sandalyeyi sürükleyerek ağacın altına getirdi ve üzerine çıkarak Pamuk’a uzanmaya çalıştı. Bu kez Pamuk Aziz’in şefkat dolu kollarına kendisini bıraktı. Korkmuştu…
O gün Pamuk evden hiç çıkmadı ve uçamayacağına inanmaya başladı. Uçamayacaksa şayet niçin yaşıyordu ki? Bu sorular kafasında dönüp duruyordu.
Ertesi gün Pamuk; kafası yerde, kuyruğu düşük vaziyette yaylana yaylana yürürken önünde kendisinden kaçmayan küçük bir kuşa rastladı. Kuş; telaşlandı ama uçamıyordu. Pamuk, kuştan korktu, kuş da Pamuk’tan. Pamuk ön ayaklarını yere uzattı ve sessizce kuşu izlemeye başladı. Evet, bu kuş gerçekten de uçamıyordu. Dakikalar böylece geçti. Kuşun annesi olanca şamatayla kuşun yanına kondu ancak bir yandan da Pamuk’a öfkeyle bakıyordu. Bir süre sonra Pamuk’un kötü niyetli olmadığını anne kuş ve yavru kuş anladılar ve neşeyle Pamuk’a baktılar. Pamuk yerinden kalktı ve yanlarına gitti. Orada bir sohbet başladı miyavlar ve cik cikler arasında. Aziz, olanları pencereden izliyordu. Bir süre sonra Pamuk ve kuşlar dost oldu.

7 Ekim 2023 Cumartesi

HAYVANLAR

 Ecrin Kılıç
Ağaç yaprak dağ toprak
Şelaleler akar akar
Hayvanlar koşar
Çiçekler açar

Kelebek kuş geyik böcek
Minik büyük çeşit çeşit
Her türden bir hayvan var
Minik de olsa büyük de olsa
Hayvandır onlar
Birbirinden farklı farklılar
Küçük de olsa büyük de olsa
 
Onlar hayvandır
Ceylan koşar çekirge zıplar
Büyük de olsa küçük de olsa
Hayvandır onlar

MEVSİMLER

Ecrin Kılıç 
Kış yaz ilkbahar sonbahar
Kışta kar sonbaharda yağmur var
Yazda ağaçta meyve
İlkbaharda dağda çınar
 
Hepsinde rüzgar eser
Birbirinden güzel mevsimler

26 Eylül 2023 Salı

MİNİK KARINCA KASİ

           Ecrin Kılıç

Şehre bakıp duruyor üstüne üstlük ikide bir söyleniyordu, şehre doğru yürüyüp bir türlü şehre ulaşamıyordu. Oysa o kadar küçüktü ki günler aylar geçmiş ama minik karınca şehre ulaşma hayalinden bir türlü vaz geçmemişti. Adı Kasi olan bu minik karınca geceleri uzaktan gördüğü şehrin ışıklarını merak ediyordu. Hatta Kasi onların adının ne olduğunu bilmiyordu ve onları kocaman ateş böceklerine benzetiyordu. Onları yakından görmek istiyordu o yüzden şehre gitmek istiyordu. Epeyce yürüdükten sonra sesler duymaya başladı. Sonunda şehre varmıştı. Küçük Kasi sonunda hayaline ulaşmıştı. Mutluluktan uçmak üzereydi. Akşam olmasını beklerken uzun, kocaman demirden şeyler görmüştü. Bir iki saat sonunda kocaman, uzun ve hareket eden şeyler görmüştü. Bunlar galiba insanlardı. Onlardan kaçarken kocaman ateş böceklerinin uyandığını zannetti ve durup izlemeye başladı. O esnada kocaman bir bina gördü. Bacalarından duman çıkıyordu. Binaya doğru yürüdü, bu bina bir boya fabrikasıydı. Kapıdan ilerlerken renkli bir sıvı birikintisi gördü. Esen rüzgar ayağını kaydırdı ve kendisini renkli sıvının içinde buldu. Az kaldı boğuluyordu ama kenara çıkabilmişti. Artık mavi bir karıncaydı o. Arkadaşları görse kesinlikle tanımazdı. Ateş böcekleri de yanmıştı ama hareket etmiyorlardı.

Şehir hiç umduğu gibi güzel ve eğlenceli değildi. Sırtındaki boyalar kurur kurumaz tekrar eskiden yaşadığı yere dönecekti. Boyalar da kurumak bilmiyordu, rüzgar esiyordu.