zeynep gökçe yılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
zeynep gökçe yılmaz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Mayıs 2024 Cumartesi

CANDA CAN AZERBAYCAN

Zeynep Gökçe Yılmaz

Birgün büyüdüğümde 
Önce Azerbaycan’a gitmek istiyorum
Çünkü bu kardeş ülkeyi
Çok seviyorum

Yemeklerine bakıyorum çok güzel
Şarkıları bambaşka
Hele konuşmaları
Çok güzel geliyor bana

Azerbaycan
Sanki canımda ayrı bir can

17 Şubat 2024 Cumartesi

GARİP BİR HİKAYE

Mustafa Aktaş Dinçer Kara Zeynep Gökçe Yılmaz Ömer Ali Çamcı Ömer Asaf Koç
 

Afatsum, Remö, Asaf, Dinçer, Gökkuş aynı sınıfta öğrenim gören beş arkadaştı. Bir türlü ortak bir konuda fikir bildiremiyorlar sürekli görüş ayrılıklarına düşüyorlardı. Birlikte bir şeyler yapmak onlar için çok zordu fakat aynı sınıfta bulundukları için çoğu zaman ortak çalışmaları gerekiyordu.
Yapmaları gereken şey ortak bir hikaye yazmaktı ancak daha kahraman isimlerini belirlerken büyük bir kriz çıktı. Öğretmenleri her öğrencinin isminin tersinden okunuşunu bir kahraman olarak yazalım dedi fakat bazı öğrenciler buna karşı çıktı. Bununla da kalmadı fikir ayrılıkları bu kez hikaye mi yazalım masal mı yazalım konusunda görüş ayrılıkları meydana geldi.
Sonunda bu beş öğrenciden bazıları kendi isimlerini bazıları isimlerinin ters çevrilmiş halini bazıları da arkadaşlarının kendisine hitap ettiği isimleri kullanmakta karar verdiler. Ancak halen ortada bir konu yoktu.
Bu esnada Afatsum, sıranın altına girmiş, olaylardan tamamen kopmuştu. Zaten cepleri de taş doluydu. Taşlarla oyun oynamayı seviyordu. Remö ise elinde lazer kalemi bazen sıkılıyor bazen olaya dahil olmaya çalışıyordu. Dinçer, yakın zaman önce takmaya başladığı gözlüklerini arada düzeltiyor, Asaf’la gülüyor, bir şeyler düşünmeye çalışıyordu. Gökkuş ise ellerini birleştirmiş, çenesini ellerinin üzerine koymuş, bir masala başlayamamanın üzüntüsünü yaşıyordu ama gülümsemeyi de ihmal etmiyordu. Aslında Gökkuş, farklı sınıftaydı ama bu sınıfta bulunmak hoşuna gidiyordu. Keşke şu masalı yazabilseydik, diye içinden geçirirken Remö kenarda esniyor ve geriniyordu.
İlk ders, üst sınıftaki öğrencilerin masallarını okumuşlar, çok keyif almışlardı. Aslında bütün amaçları onlar gibi macera dolu bir masal yazmaktı ama bir türlü olmuyordu. Masal yazmak bir ekip işiydi. Ortak düşünce işiydi. Bu esnada Gökkuş:
-Yazdıklarımız ne zaman kitap olacak, diye sordu. Öğretmen, küçük bir açıklama yaparken Dinçer:
-Ben çizgi roman yazıyorum, dedi. Öğretmen:
-Yazıyor musun, çiziyor musun, diye sordu. Dinçer:
-Çizgi roman nasıl oluyorsa öyle yapıyorum, dedi.
Remö, çizgi roman işinin boş iş olduğunu söyledi ve Dinçer’in buna biraz canı sıkıldı. Afatsum, etrafında gelişen bu konuşmaları keyifle izliyordu. Şapkasını başına örtmüş, diş macunu reklamı yapar gibi habire tebessüm ediyordu. Yalnız o değildi diş macunu reklamı yapan arada herkes gülüyordu.
Tüm bunlar olurken aslında ilk ortak hikayelerinin ortaya çıktığının farkına varan Dinçer:
-Hikaye içinde hikaye yazıyoruz, dedi.
Nihayet ilk kez ortak bir iş yapmış gibilerdi üstelik hiç zorlanmadan ve doğal bir halde. İlk ortak hikayeleri ortaya çıktığında Afatsum bazen sıranın altında bazen sandalyenin üstündeydi. Asaf, Dinçer’le yan yana, Remö her zamankinden biraz daha keyifliydi ve Gökkuş “nasıl oldu bu iş” diye düşünmekteydi.

6 Ocak 2024 Cumartesi

12

    Reyyan Sibel Teke, Zeynep Gökçe Yılmaz
    Her sabah aynı saatlerde uyanıyor, kahvaltısını yapıyor ve servisle okuluna gidiyordu. On bir yaşındaydı ve beş senedir hayatı hep böyleydi. Tatiller vardı elbette ama çabucak bitiyordu. Okula giderken tatili düşünüyordu, tatildeyken de okulu düşünüyordu. Okulda bazı dersler sıkıcıydı ama yine de okulu seviyordu çünkü okulda sevdiği arkadaşları ve öğretmenleri vardı. 
    Kafasında bu düşüncelerle okula ulaştı. Bahçeden içeriye girecekti ki kapının kenarında bir kağıt parçası gördü. Özellikle oraya tutuşturulmuş bir kağıttı bu üzerinde yazılar vardı. Dikkatini çektiği için kâğıda uzandı ve okumaya başladı. Kâğıtta sadece bir cümle yazıyordu: Bugün kendine dikkat etmelisin. 
Bu cümlenin kendisiyle alakasının olmayacağını düşündü önce. Sonra kötü bir şaka olarak düşündü. Kâğıdı yere atamadı. Tam bu kâğıdın kendisiyle ilgisinin olmadığını düşünüp rahatlayacaktı ki arka yüzüne baktığında adını gördü: Duygu’ya önemli bir not.
    Birden tepesinden buz gibi bir su aktarılmış gibi hissetti kendisini. Bu notu yanına alarak öğretmenine koştu. Öğretmeni notu alıp okuyunca gülümsedi:
    -Arkadaşların sana bir şaka yapmış Duygu, dedi. Fakat bu sözler onu rahatlatmaya yetmedi çünkü arkadaşları böyle bir şey yapmazdı. Üstelik yazılar bilgisayarla yazılmıştı. 
    Öğleye kadar kafasında bin türlü hikâye yazdı ve korktu. Arada bir çıkarıp notu okuyordu. Arkadaşlarına da bu durumdan bahsetti ama arkadaşları çok umursamayan bir tavırdaydılar. Hatta gizli gizli arkadan gülenler vardı. 
    Öğlen olduğunda onun bu üzgün halini gören arkadaşları öğretmenleriyle birlikte Duygu’nun masasına geldiler. Masanın üzerine güzel ambalajlı bir kutu koydular. Duygu’nun umurunda değildi kutu. Öğretmeni açmasını istedi. Duygu istemeye istemeye kutuyu açtı. Bir hediyeydi bu ve not vardı içinde. Notu okumaya başladı: İyi ki doğdun Duygu. Bugün kendine dikkat etmelisin çünkü 12 yaşına girdin. 

30 Aralık 2023 Cumartesi

FATİH SULTAN MEHMET

 
Zeynep Gökçe Yılmaz
 
Bir çağı açtın ve kapattın
Karanlık çağı
Bilginle, zekanla
İstanbul’u topraklarına kattın
 
Adın Mehmet’ti kendin Sultan
Fatih oldun alınca İstanbul’u
Sembolü oldun fethin
Adaletin

HIRSIZ MÜŞTERİNİN SONU

 
Zeynep Gökçe Yılmaz

    Bir gün kitapçı  her zamanki gibi kitap satıyormuş. İçeriye bir müşteri girmiş. Kitapçı:
    -Hoş geldiniz, hangi tür kitaplara bakmak istersiniz, demiş. 
    Müşteri:
    -Ben bir konuyla ilgili bir kitap bulamadım, kitaplara bakmaya geldim, demiş. Kitapçı:
    -Tamam, bir şey seçerseniz lütfen beni çağırın, demiş. 
    Müşteri bir süre sonra kitapçıyı çağırmış. Kitapçı:
    -Efendim, bir konu seçtiniz mi, diye sormuş. Müşteri:
    - Ben konu belirlemedim ama bir kitap seçtim, demiş. Kitapçı:
    -Hangi kitap, diye sormuş. 
    Müşteri seçtiği kitabı göstermiş ve kasaya gidiyormuş gibi yapmış. Sonra giderken kitabın etiketini çıkarmış ve kitabın parasını ödemeden çıkmış. 
    Kitapçıdan sonra parfümcüye gitmiş. İçeri girdiğinde parfümcü:
    -Hoş geldiniz, ne tür parfüm istersiniz, diye sormuş. Müşteri gibi davranan hırsız:
    -Parfümlere bakıp seçsem olur mu, diye sormuş. Parfümcü:
    -Olur, bir parfüm seçtiğinizde beni çağırın, demiş. Müşteri gibi davranan hırsız:
    -Olur, seçtiğimde sizi çağırırım, demiş. 
    Hırsız iki tane pahalı parfüm seçmiş. Parfümcü:
    -Nasıl bir koku seçtiniz, diye sormuş. Hırsız parfümleri göstermiş ve tekrar kasaya gider gibi yapmış. Dışarı çıkmış. 
    Bir telefoncuya da aynı şekilde girip bir telefon ve tablet çalmış. Kimse görmediği için parasını ödemeden kaçmış. Kameralar kontrol edilince parfümcü polisi aramış. Polis hemen hırsızı bulmuş ve hırsız on yıl hapis yatmış. 

23 Aralık 2023 Cumartesi

ATATÜRK

Zeynep Gökçe Yılmaz

Seni düşününce aklıma
Önce ülkemiz geliyor
Düşünüyorum sonra
Verdiğin savaşlar geliyor

Hastalandığında dahi unutmadın bizi
Şu an hayatta olmasan bile
Yaşayacaksın sen sonsuza kadar
Çünkü senin varlığının adı Türkiye

16 Aralık 2023 Cumartesi

AĞAÇLAR

Zeynep Gökçe Yılmaz

Keşke baktığım her yerde
Ağaçlar olsa
Yollar, bahçeler, sokaklar
Ağaçlarla dolsa
Yalnız kalmasın ağaçlar
Dallarında kuşlar
Yanlarında kediler olsa

2 Aralık 2023 Cumartesi

GÖZLÜĞÜM

 Zeynep Gökçe Yılmaz

Çoğu sevmez seni
Bir yük olarak görür
Ama ben öyle değilim
İki seneyi aştı seninle yolculuğum
Seninle daha iyi görüyorum
Gözlüğüm canım benim
Sen olmasan göremezdim
Belki yanlış sınıfa giderdim

14 Ekim 2023 Cumartesi

YAĞMUR

Zeynep Gökçe Yılmaz
Hava kararır birden
Yağmurlar yağarken
Şimşekler çakar
Gök gürülder
Aydınlanır ortalık
 
Bazen yağmur dönüşür doluya
Vurur tıkır tıkır pencerelere
Düşer tıkır tıkır çatıya
Yağmurları çok severim
Doluyu da
Ama gök gürültüsü
Bana bazen geliyor ürkütücü
 
Bazen yağmur yağarken dışarı çıkarım
Yağmurda oynarım


 

7 Ekim 2023 Cumartesi

GÖKYÜZÜ

 

Zeynep Gökçe Yılmaz

Masmavidir gökyüzü
Ona bakınca
Rüyada gibi hissederim
Bulutların yuvası sanki
 
Onda yağmur var
Kar var
Dolu var
Kuşlar var
Her şeyimsin gökyüzü

GÖKKUŞAĞI

Zeynep Gökçe Yılmaz

Renklerin en güzel göründüğü yer
Gökkuşağıdır bence
İnsan nasıl mutlu olmaz
Gökkuşağı görünce
 
Ama her zaman görünmüyor
Yalnızca yağmurdan sonra
Keşke her gün görsem onu
İçim neşeyle dolsa