Üner Taha Aydemir
Henüz hayatın başındasın, diyordu etrafındaki insanlar. Daha neler yaşayacaksın, neler göreceksin diyorlardı. Buna benzer cümleler duymaktan usanmıştı ve susuyordu bu tarz sözler duyduğunda. Neler yaşayacaktı, neler görecekti düşünmek istemiyordu bunları. Nefes almak ayrı bir zaman dilimi gerektirseydi ona bile vakti olmayacaktı ihtimal. Günleri, geceleri hep aynı yoğunlukla geçiyordu. Ödevlerin biri bitmeden diğeri veriliyor, sınavların birinin sonucu açıklanmadan diğerinin tarihi ilan ediliyordu. Çok fazla yorulduğunda, bunaldığında yaz tatilini ya da şubat tatilini düşünüyordu ama düşünmek, hayal kurmak için bile vakti yok gibiydi. Lisenin bitmesine iki senesi vardı daha ve liseye başlayalı da iki sene olmuştu. Dik ve uzun bir merdivenin tam ortasında hissediyordu kendisini. Çıkıyor muydu merdiveni, iniyor muydu merdivenden bilemiyordu.
Okullar başlayalı henüz birkaç ay olmuştu ama şimdiden klasikleşmişti günler haftalar. Yine bir pazartesiydi ve yine geçen haftanın yorgunluğu üzerinde okul yoluna düşmüştü. Okula giderken ya da okuldan dönerken gördüğü araçlar, market vitrinleri, yanından geçen insanlar… hepsini zihni ezberlemişti. Yeni bir yüze rastlamak ya da yeni bir vitrin görmek bile imkansız gibiydi bu hayatın içinde. Okulu uzaktan görünmüştü, biraz sonra soldaki sokaktan aynı okulda eğitim gören iki öğrenci çıkacaktı. Okul kapısına vardığında coğrafya öğretmeni ile karşılaşacaktı. Bu düşüncelerle ilerlerken birine çarptığını hissetti. Oysa az önce yol boştu. İrkildi, geri döndü ve çarptığı kişiye baktı. Kendisiyle aynı yaşlarda biriydi. Bir yerlerden tanıyordu bu yüzü. Akraba mıydı, daha önce aynı sınıfta bulunmuş muydu? Hızlıca zihnini taradı ama sorularına cevap bulamadı. Ne kadar aşina bir yüzdü bu. Kendisini toparladı ve okula ulaştı. Arada bir geriye dönüp bakmayı ihmal etmedi ancak kaybolmuştu kendisine çarpan çocuk. Gerçekten bu olmuş muydu? Gerçekten kendisine biri çarpmış mıydı? Yoksa aşırı yorgunluğun etkisiyle mi yaşıyordu bunları? Kimdi o?
Sırasına geçti, ilk dersi matematikti. Her şeyi unutarak yeniden günlük hayatına döndü. Sorulara cevap verdi, rakamlarla cebelleşti, problemlerle boğuştu. Teneffüslerin birine çıktıysa diğerine çıkmadı. Öğlen arasında kantinden aldığı çayı elinden kaydırarak dökmüştü ama neyse ki üzerine denk gelmemişti. Bunun dışında farklı bir şey yaşamamıştı yine gün boyu okulda. Akşam yakındı ve son zille okuldan ayrılacaktı. Yine aynı yüzler, yine aynı yollar ve manzara ile evine dönecekti. Sabah yaşadığı olay çoktan silinmişti hafızasından.
Okul bahçesinden dışarıya çıktı birkaç adım attı. Sınavlar yaklaşmıştı. Bu sene ilk kez derslerine giren öğretmenler acaba ne sorardı, nasıl sorardı? Endişe duyacak oldu ama buna vaktinin olmadığını hissetti ve adımlarını hızlandırdı. Sabah çarpıştığı yere gelince yola, sağa sola iyice baktı. Bir kez daha aynı şeyi yaşamak istemiyordu ve ilerledi. Birkaç yüz metre sonra önündeki taşlara istemsizce bakarak ilerlerken küçük bir sarsıntıyla çantasının sırtından kaydığını hissetti. Yine birine çarpmıştı ve başını döndürüp baktığında aynı çocukla göz göze geldi. Bir yerlerden tanıyordu bu yüzü. Akraba mıydı, daha önce aynı sınıfta bulunmuş muydu? Hızlıca zihnini taradı ama sorularına cevap bulamadı. Bu küçük kaza onun için bir sorun değildi. Eve de yaklaşmıştı zaten. Birkaç adım atmıştı ki az önce kendisine çarpan çocuğun seslendiğini duydu. Döndü, ismiyle hitap ediyordu kendisine. Birkaç adım daha atıp yeniden döndü, ardında kimse yoktu. Durdu ve sağa sola baktı, etraftakiler her gün gördüğü insanlardı.
Evine ulaştı, ödevlerini yaptı, gece hayli ilerlemişti. Ertesi günkü derslerin hazırlığını yaptı, uyudu, uyandı, kahvaltısını hızlıca yaptı ve yeniden okul yoluna koyuldu. Okulu uzaktan görünmüştü, biraz sonra soldaki sokaktan aynı okulda eğitim gören iki öğrenci çıkacaktı. Okul kapısına vardığında coğrafya öğretmeni ile karşılaşacaktı. Boş yolda ilerlerlerken karşıdan şarkı söyleyerek gelen birini fark etti. İlk kez okul yönünün tersine doğru bu saatte gelen birini görüyordu. Şarkı söyleyen çocuk iyice yaklaşmıştı ve sanki kendisini görmüyordu. Kendisine çarpacak kadar yaklaştığında yolunu hafif değiştirmeye çalıştı ancak çok geç bir hamleydi. Çarpışmanın etkisiyle sendeledi ve yere düştü. Şarkının melodisi ve sözleri yakından, çok yakından geliyordu. Etrafta kimse yoktu. Yerden doğrulmaya çalışırken şarkının kendi kafasından geldiğini hissetti.
Henüz hayatın başındasın, diyordu etrafındaki insanlar. Daha neler yaşayacaksın, neler göreceksin diyorlardı. Buna benzer cümleler duymaktan usanmıştı ve susuyordu bu tarz sözler duyduğunda. Neler yaşayacaktı, neler görecekti düşünmek istemiyordu bunları. Nefes almak ayrı bir zaman dilimi gerektirseydi ona bile vakti olmayacaktı ihtimal. Günleri, geceleri hep aynı yoğunlukla geçiyordu. Ödevlerin biri bitmeden diğeri veriliyor, sınavların birinin sonucu açıklanmadan diğerinin tarihi ilan ediliyordu. Çok fazla yorulduğunda, bunaldığında yaz tatilini ya da şubat tatilini düşünüyordu ama düşünmek, hayal kurmak için bile vakti yok gibiydi. Lisenin bitmesine iki senesi vardı daha ve liseye başlayalı da iki sene olmuştu. Dik ve uzun bir merdivenin tam ortasında hissediyordu kendisini. Çıkıyor muydu merdiveni, iniyor muydu merdivenden bilemiyordu.
Okullar başlayalı henüz birkaç ay olmuştu ama şimdiden klasikleşmişti günler haftalar. Yine bir pazartesiydi ve yine geçen haftanın yorgunluğu üzerinde okul yoluna düşmüştü. Okula giderken ya da okuldan dönerken gördüğü araçlar, market vitrinleri, yanından geçen insanlar… hepsini zihni ezberlemişti. Yeni bir yüze rastlamak ya da yeni bir vitrin görmek bile imkansız gibiydi bu hayatın içinde. Okulu uzaktan görünmüştü, biraz sonra soldaki sokaktan aynı okulda eğitim gören iki öğrenci çıkacaktı. Okul kapısına vardığında coğrafya öğretmeni ile karşılaşacaktı. Bu düşüncelerle ilerlerken birine çarptığını hissetti. Oysa az önce yol boştu. İrkildi, geri döndü ve çarptığı kişiye baktı. Kendisiyle aynı yaşlarda biriydi. Bir yerlerden tanıyordu bu yüzü. Akraba mıydı, daha önce aynı sınıfta bulunmuş muydu? Hızlıca zihnini taradı ama sorularına cevap bulamadı. Ne kadar aşina bir yüzdü bu. Kendisini toparladı ve okula ulaştı. Arada bir geriye dönüp bakmayı ihmal etmedi ancak kaybolmuştu kendisine çarpan çocuk. Gerçekten bu olmuş muydu? Gerçekten kendisine biri çarpmış mıydı? Yoksa aşırı yorgunluğun etkisiyle mi yaşıyordu bunları? Kimdi o?
Sırasına geçti, ilk dersi matematikti. Her şeyi unutarak yeniden günlük hayatına döndü. Sorulara cevap verdi, rakamlarla cebelleşti, problemlerle boğuştu. Teneffüslerin birine çıktıysa diğerine çıkmadı. Öğlen arasında kantinden aldığı çayı elinden kaydırarak dökmüştü ama neyse ki üzerine denk gelmemişti. Bunun dışında farklı bir şey yaşamamıştı yine gün boyu okulda. Akşam yakındı ve son zille okuldan ayrılacaktı. Yine aynı yüzler, yine aynı yollar ve manzara ile evine dönecekti. Sabah yaşadığı olay çoktan silinmişti hafızasından.
Okul bahçesinden dışarıya çıktı birkaç adım attı. Sınavlar yaklaşmıştı. Bu sene ilk kez derslerine giren öğretmenler acaba ne sorardı, nasıl sorardı? Endişe duyacak oldu ama buna vaktinin olmadığını hissetti ve adımlarını hızlandırdı. Sabah çarpıştığı yere gelince yola, sağa sola iyice baktı. Bir kez daha aynı şeyi yaşamak istemiyordu ve ilerledi. Birkaç yüz metre sonra önündeki taşlara istemsizce bakarak ilerlerken küçük bir sarsıntıyla çantasının sırtından kaydığını hissetti. Yine birine çarpmıştı ve başını döndürüp baktığında aynı çocukla göz göze geldi. Bir yerlerden tanıyordu bu yüzü. Akraba mıydı, daha önce aynı sınıfta bulunmuş muydu? Hızlıca zihnini taradı ama sorularına cevap bulamadı. Bu küçük kaza onun için bir sorun değildi. Eve de yaklaşmıştı zaten. Birkaç adım atmıştı ki az önce kendisine çarpan çocuğun seslendiğini duydu. Döndü, ismiyle hitap ediyordu kendisine. Birkaç adım daha atıp yeniden döndü, ardında kimse yoktu. Durdu ve sağa sola baktı, etraftakiler her gün gördüğü insanlardı.
Evine ulaştı, ödevlerini yaptı, gece hayli ilerlemişti. Ertesi günkü derslerin hazırlığını yaptı, uyudu, uyandı, kahvaltısını hızlıca yaptı ve yeniden okul yoluna koyuldu. Okulu uzaktan görünmüştü, biraz sonra soldaki sokaktan aynı okulda eğitim gören iki öğrenci çıkacaktı. Okul kapısına vardığında coğrafya öğretmeni ile karşılaşacaktı. Boş yolda ilerlerlerken karşıdan şarkı söyleyerek gelen birini fark etti. İlk kez okul yönünün tersine doğru bu saatte gelen birini görüyordu. Şarkı söyleyen çocuk iyice yaklaşmıştı ve sanki kendisini görmüyordu. Kendisine çarpacak kadar yaklaştığında yolunu hafif değiştirmeye çalıştı ancak çok geç bir hamleydi. Çarpışmanın etkisiyle sendeledi ve yere düştü. Şarkının melodisi ve sözleri yakından, çok yakından geliyordu. Etrafta kimse yoktu. Yerden doğrulmaya çalışırken şarkının kendi kafasından geldiğini hissetti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder