12 Ekim 2024 Cumartesi

KIYAMET


Üner Taha Aydemir

Bir ağaçsın dağ başında
Dimdik duran tek başına
Fakat çürümüşsün içinden
Kurumuş dalların
Üstüne kazınmış 
Gerçekleşmeyecek birkaç hayal

Bir uçurtmasın takılmış tellere
Kırılmış çıtaları 
Artık çocukların istemediği
Aşağıdan çekiştirenin olmadığı

Bir bastonsun eskimiş kulpu
Çok kullanılmış zamanında
Sonra bırakılmış bir kenara
Vefa hissedilmeyen artık
Unutulmuş bu diyarda

Fark edilmek için nara mı atmalı
İnsan insan olduğu için
Kabul olamaz mı

Vuslat da bile hicran olamaz mı
Mahzun mısralar gibi
Kalbin kanayamaz mı

Öleceğini bile bile yaşamak nedir ki
Ya da güneşin açacağını bile bile
Yağmuru dinlemek
Bunların bir anlamı var mı ki

Belki de vardır bir anlamı 
Çünkü yağmur yağınca herkes eğer başını 
Nemlidir yüzleri
Suçlarını kabul eder gibi

Kalabalıkla muhatsın
Fakat etrafın kalabalık diye
Yalnız kalamaz mısın
Belki de sensin
Kalabalığı bu yalnızlığın

İstersin bir zat-ı muhterem yanına
Olmak için zat-ı muhterem sen de ona
Olamayacağını anlayınca
Kalır bunun da müşkülatı sana
Çekersin cefasını ömrün boyunca

Başkalarını kazanmak için çabalarken
Kendini kaybedersin
Böylece en büyük nankörlüğü kendine edersin
Çabalamazsan da kalırsın yalnızlığın kollarına
Yanarsın yaptığın duygu hamallığına

Hiçbir şey hissetmiyorsam
Gerek var mı mısralara
Bir ses duyarsın
Bu keyfekeder yaşayan sokaklarda
Yalnızlığım mı haykırıyor
Yankılanan duvarlarda
Başlarsın yalnızlığa itimada
Sonra anlarsın 
Yalnızlıktır acı veren aslında

Ardından fark edersin
Hissetmektir hissizlik
Yalnızlığın sana armağanı olan
Bu bitkinlik 

Çıkarsın bir dağ başına
Kazırsın birkaç hayal
Oradaki ağaca
Belki güneş batıdan doğar da
Kavuşurum duygularıma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder