Üner Taha Aydemir
Bir ağaçsın dağ başında
Dimdik duran tek başına
Fakat çürümüşsün içinden
Kurumuş dalların
Üstüne kazınmış
Gerçekleşmeyecek birkaç hayal
Bir uçurtmasın takılmış tellere
Kırılmış çıtaları
Artık çocukların istemediği
Aşağıdan çekiştirenin olmadığı
Bir bastonsun eskimiş kulpu
Çok kullanılmış zamanında
Sonra bırakılmış bir kenara
Vefa hissedilmeyen artık
Unutulmuş bu diyarda
Fark edilmek için nara mı atmalı
İnsan insan olduğu için
Kabul olamaz mı
Vuslat da bile hicran olamaz mı
Mahzun mısralar gibi
Kalbin kanayamaz mı
Öleceğini bile bile yaşamak nedir ki
Ya da güneşin açacağını bile bile
Yağmuru dinlemek
Bunların bir anlamı var mı ki
Belki de vardır bir anlamı
Çünkü yağmur yağınca herkes eğer başını
Nemlidir yüzleri
Suçlarını kabul eder gibi
Kalabalıkla muhatsın
Fakat etrafın kalabalık diye
Yalnız kalamaz mısın
Belki de sensin
Kalabalığı bu yalnızlığın
İstersin bir zat-ı muhterem yanına
Olmak için zat-ı muhterem sen de ona
Olamayacağını anlayınca
Kalır bunun da müşkülatı sana
Çekersin cefasını ömrün boyunca
Başkalarını kazanmak için çabalarken
Kendini kaybedersin
Böylece en büyük nankörlüğü kendine edersin
Çabalamazsan da kalırsın yalnızlığın kollarına
Yanarsın yaptığın duygu hamallığına
Hiçbir şey hissetmiyorsam
Gerek var mı mısralara
Bir ses duyarsın
Bu keyfekeder yaşayan sokaklarda
Yalnızlığım mı haykırıyor
Yankılanan duvarlarda
Başlarsın yalnızlığa itimada
Sonra anlarsın
Yalnızlıktır acı veren aslında
Ardından fark edersin
Hissetmektir hissizlik
Yalnızlığın sana armağanı olan
Bu bitkinlik
Çıkarsın bir dağ başına
Kazırsın birkaç hayal
Oradaki ağaca
Belki güneş batıdan doğar da
Kavuşurum duygularıma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder