Aden Mira Kartal
Susmak, bir konuda fikir sahibi olmak ama onu içine atmaktır. Niçin içine atar insan? Anlaşılmamak endişesiyle, korkuyla ya da çekingenlikten. Kimi zaman kaybettirse de suskunluk çoğu zaman kazandırır çünkü “Söz gümüşse sükut altındır.” Şeklinde bir söz var. Sükut, yani suskunluk altın değerindedir çoğu zaman.
Susmak, bir dağın zirvesidir. Kimselerin ulaşamadığı bir dağın zirvesi. O dağda yalnızca siz varsınızdır. Kalabalıklar o dağa ulaşamaz. Zirvede suskunluğun zevkini çıkarırsınız kimselerin haberi olmadan.
Susmak, içindeki güçtür insanın. Konuşan kaybeder, kendi ele verir, sınırlarını gösterir karşısındakine. Oysa suskunların gücünü kimse tahmin edemez.
Aynı zamanda susmak, seni kötülüklerden koruyan bir kalkandır. Susan kişiyseniz size kötülüğün okları, mermileri isabet etmez.
Konuşmanın bittiği yerde başlar bilgelik. Bilgeler geveze değildir. Geveze olan bilgisiz olandır.
Başarıya ulaşanların çoğu suskun insanlardır. Hem konuşup hem iş yapan insan yeryüzünde yok denecek kadar azdır. Tarihte bile bu gerçek, bu şekildedir. Kahramanlar hep suskundur.
Kendine güvenmek ve bunu belli etmemektir susmak. Susan insanlar cesaretsizliğinden değil yapılacak işleri hafife aldığından konuşmazlar.
Susmak, kimileri için sesin çıkmamasıdır ama sadece dışarıya çıkmaz ses. Susan kişinin içinden neler konuştuğunu kimse anlayamaz. O bambaşka bir dildir ve harflerle yazılamaz, kelimelerle anlatılamaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder