27 Eylül 2025 Cumartesi

Elimden Ayrılan Eller


Semih Yılmaz

Yedi sekiz yaşlarımdaydım. Hatırladığım ilk il dışı yolculuğumuza çıkacaktık. Samsun'a gitmek için bütün hazırlıkları yaptık ve nihayet Sivas'la vedalaştık. Kendi aracımızla seyahat ettiğimiz için yolculuk çok uzun sürmedi. Samsun'u sevmiştim çünkü deniz vardı. Sivas'a hiç benzemiyordu. Deniz kenarında kocaman binalar vardı. Bu şehir beni her şeyiyle etkilemişti fakat şehrin güzelliklerini ara sıra elimdeki telefonla ıskalıyordum. Bir süre sonra telefona kendimi hayli kaptırmış olmalıyım ki ailemin etrafımda olmadığını fark ettim. Kalabalık bir alışveriş merkezindeydik ve asansörün önündeydim. Sanki birileri hokus pokus yapmış ve ailemi yanımdan almıştı. Şaşkın şaşkın etrafa bakındım. Yaşım o zamanlar küçük olduğu için telefonla ailemi aramak da aklıma gelmemişti. Çaresizliğin tam ortasındaydım. Ailem benim yokluğumun farkına varmış mıydı? Telaşlanmışlar mıydı? Ağlayacak gibiydim ama kendimi tutmam gerekiyordu. Etrafımda bilmediğim insanlarla, yabancı bir şehirde, bilmediğim bir binanın ortasındaydım. En iyisi telaşlanmadan beklemekti. Mutlaka ailem yokluğumun farkına varacak ve beni bir şekilde bulacaktı. Ne kadar beklediğimi bilmiyorum. Bir süre şaşkın şaşkın gelip geçenlere baktım. Gözyaşlarım aktı akacak durumdaydı. Zihnim çok hızlı çalışıyordu. Ailemi bir daha hiç göremeyeceğim korkusu kalp atışlarımı hızlandırıyordu. Bir yandan da kötü insanlara rastlamaktan korkuyordum. Bu konuda çok fazla şey duymuştum. İnsanlara kaybolduğumu fark ettirmemeliydim. Biraz hareket etmek iyi gelir düşüncesiyle merdivene yöneldim. Asansör ve merdivenin tam arasındaydım. Birdenbire merdivenlerden yıldırım hızıyla aşağı doğru inen birini gördüm. İnsanlara çarparak ve kalabalığı yararak aşağı doğru iniyordu. Bu, annemdi. Nihayet yokluğumu fark etmişlerdi. Ben de koşmak istedim ancak dizlerimin bağı çözülmüştü. Çözülen sadece dizlerimin bağı değil gözyaşlarım da süzülmeye başlamıştı. Bağırmak istedim, anne demek istedim bu esnada asansörden inen babamı gördüm. İki taraftan kuşatılmış ve fethedilmiş bir kale gibi hissetim kendimi.  Babam, annemden önce bulmuştu beni. Birkaç saniye sonra ikisinin arasında ve güvendeydim. Bir film karesinin ortasında gibiydik. Mutluyduk. Bir elim annemin elindeydi, diğer elim de babamın. Bir eksiklik vardı ama neydi? Birkaç dakika sonra ikisine birden yönelerek kardeşimin nerede olduğunu sordum. Annem ve babam birkaç saniye birbirlerine baktılar ve ikisi birden elimi bırakarak yeniden koşmaya başladılar. Bu kez annem asansöre doğru gidiyordu babam merdivenlere koşuyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder