4 Ocak 2024 Perşembe

BALIK

     Semih Karataş
    
    Yakın çevremden bana sürekli çok çabuk sinirlendiğimi söylüyordu. Hatta yeni tanıyanlar bile, biraz sinirli gibisin, diyorlardı. Buna benzer sözleri duymaya alışmıştım ama abarttıklarını düşünüyordum. Hadi canım, sen de, diyordum bana bunları söyleyenlere. Zamanla onlara hak vermeye başladım. 
    Evet, sinirliydim galiba. Biraz, çok değil ama sinirliydim. Sinirimi nasıl yatıştırırım, nasıl sakin olabilirim diye araştırmaya başladım. Sinirli insanlar nasıl davranır, siniri yatıştırmanın yolları nelerdir, gibi başlıklara bakıyordum sürekli. Bu araştırmalarım sonucunda nedense verilen önerilerden balık tutmayı gözüme kestirdim. Balık tutmaya çıkacaktım ve sakinleşecektim. 
    Çarşıya indim, balıkçı malzemeleri satan bir yer buldum. Dükkana girdim:
    -Selamünaleyküm.
    -Aleykümselam...
    Doğrudan doğruya derdimi anlattım satıcıya. Satıcı:
    -Abicim, senin için şu malzemeleri öneririm, dedi. Deneyimim olmadığı için önerdiği malzemeleri aldım. Mevsim yazdı. İlk işim bir tekne kiralamak oldu. Tekneyi kiraladım ancak balıkçılık konusunda hiç bir şey bilmiyordum. Oturdum, bu konuyu da araştırdım. Yakınımda balık tutabileceğim yerleri keşfetmeye çalıştım. Balık tutma yöntemlerini de öğrendim.
    Artık kendimi hazır hissediyordum bu iş için. Çalıştığım yerden bir gün izim aldım. Teknemi de taşıyarak balık yakalayabileceğimi düşündüğüm yere ulaştım. Denize açıldım. Oltamı keyifle suya savurdum. Deniz durgundu. Etrafta da pek kimseler yoktu. Saatlerce bekledim oltamın başında. Öğrendiğim bütün teknikleri denedim ama bir türlü balık gelmiyordu. Bu esnada yanımdan arada tekneler geçmeye başladı. Bakıyordum, onlar balık tutmuş... Ben neden tutamıyordum?
    İyice sıkılmıştım. O sırada bir balığın sudan başını uzattığını gördüm. Bu nasıl oluyordu? Oltama takılmayan balık benimle alay edercesine suyun yüzünde bana bakıyordu. Üstelik bana doğru da ilerliyordu. İyice yaklaşan balık bana bakarak konuşmaya başladı:
    -Sana çok önemli bir şey diyeceğim. Ben senin ağabeyinim, dedi. Bana ne oluyordu? Sinirimi yatıştırmak için gelmiştim buraya. Artık ben de kendimi kaybetmiş gibiydim:
    -Evet, ben de Messi’yim, dedim ve bu geveze balığı yakalamak için hamle yaptım. Balık o anda kayboldu. Madem balık, ağabeyim olduğunu düşünüyor o halde onu yakalamanın anlamı yok, diyerek dönmeye karar verdim. 
    Yorulmuştum. Garip bir gündü yaşadığım. Hiçbir şey düşünmek istemiyordum.
    Bir güzel uyku çektikten sonra ertesi gün iş yerime gittim. 
    Herkes yüzümdeki tebessümün sırrını merak ediyor ve soruyordu. Bense tebessümlü olduğumun farkında bile değildim. Sinirlisin, diyen de olmadı o günden sonra. Sanırım balık tutmaya gitmek işe yaramıştı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder