Meryem Katırcı
Sınıftaki herkes ondan rahatsızdı. Öğretmen bile ondan rahatsızdı. Oysa öğrenmeye çok meraklıydı ve kimseye bir zararı yoktu. Bir şeyler öğrenmek ve hayatında uygulamak istiyordu. Bütün dersleri seviyordu ve kaçırmadan dinlemek istiyordu fakat çoğu zaman ya kapıdan çıkarıyorlardı onu ya da pencereden. Evet, pencereden kovulduğu zamanlar da olmuştu.
Sesi çok çıkmıyordu. Hatta sadece yakınında olanlar onun sesini duyabiliyordu ve cüssesi de yer kaplamıyordu. Sınıfta olmadığı zaman kimsenin yeri genişlemiyordu ve onun yokluğunu kimse fark etmiyordu da.
Yoklama alınıyordu ama o olmadığı zamanlarda yoklama fişine “yok” yazılmıyordu. Yaramazlık yapanların isimleri tahtaya yazılıyordu fakat bazen yaramazlık yapmaya yelteniyor ama bir türlü adını tahtaya yazdıramıyordu. Kimse onunla konuşmuyordu.
Lavaboya gidince de istenmeyen kişi oydu. Onu görmekten en çok kantinde rahatsız oluyorlardı. Kantinci kaç kez kovalamıştı onu kantinden. Hatta bir keresinde az kalsın bacağı kırılacaktı kantinciden kaçarken.
Çok şey istemiyordu ki… Sadece ders dinlemek istiyordu. Bilgi sahibi olmak, kültürlenmek istiyordu. Sıradan bir canlı olmamak istiyordu. Açık kitap gördüğünde mutlaka satır satır okurdu. Bazen tahtada yazılı olanları görmek için tahtanın en yakınına giderdi. Özellikle tahtaya yaklaştığında öğretmen değişik hareketler yaparak kovardı onu tahtanın etrafından. Suçu neydi, bu hayat ona neden layık görülmüştü anlamıyordu.
Anne babası ve arkadaşları onun okula gitmesini istemiyordu. Okul tehlikeli bir yer diyorlardı. Hastalanırsın, bırak bu okul sevgisini, parklar, bahçeler daha güzel diyorlardı ama nafile. Bir kez okul aşkına yakalanmıştı. Okul bambaşka bir yerdi onun için. Teneffüs zillerini de seviyordu, pazartesi sabahları, cuma akşamları müdürün yaptığı konuşmaları da. Birkaç kez de müdür odasına gitmişti ama müdür onu çok korkutmuştu. O günden beri müdüre sadece dışarda selam vermeye başladı. Müdür, onu görünce kızgın bakışlarla değişik davranışlar sergiliyordu. Bir keresinde de öğretmenler odasına girip orada kültürlenmek, yeni şeyler öğrenmek istemişti ama oradan da kovulmuştu.
Hayatı bir yerlerden kovulmakla geçiyordu. Oysa çok şey istemiyordu ki. Ailesi ve arkadaşları istemese de kış mevsiminde okulun sağladığı imkanlar başka bir yerde yoktu. Kışın sıcacık oluyordu sınıflar. Üstelik akşamları kimsecikler olmuyordu ve o istediği gibi hareket edebiliyordu. Kovulmuyordu akşamları. Tüm koridorlar, öğretmen odası, diğer sınıflar… Hepsine girip çıkabiliyordu. Ders olmuyordu, öğrenci ve öğretmen olmuyordu, kovan olmuyordu ama akşam vakitleri hayli keyifliydi onun için.
İnsanlar neden anlamıyordu kendisini. Öğrenmek isteyen, bir şeyler dinlemek isteyen bir karasineğin onlara ne zararı olabilirdi ki?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder