MEVA VURAL
İnsanlardan sıkılmıştı. Kimseden gösterdiği ilginin, dostluğun, yakınlığın karşılığını görememişti ama yalnız da yaşamak zordu onun için. Evinde bir can şenliği olsun diye evcil hayvan sahiplenmişti. Küçük bir köpekti sahiplendiği ve gerçekten de sahibini seven bir canlıydı bu. Her akşam onu kapıda karşılıyordu. Sabahları evden ayrılırken üzüldüğünü hissediyordu. Oturup onunla televizyon izliyor, müzik dinliyor hatta konuşuyordu. Evet, konuşuyordu. Tek taraflı bir konuşmaydı bu ama oluyordu. Hayatına bir renk gelmişti artık insanlara ihtiyaç duymuyordu.
Birkaç ay bu mutlulukla geçti ancak yeniden her şey sıradan hale gelmişti. Evde bir canlı beslemenin bazı sorumlulukları vardı. Bakımı zordu mesela. Eğlenceli oluyordu ama git gide güçleşiyordu bir hayvanla aynı evi paylaşmak. Bir süre sonra köpeğini ihmal etmeye başladı. Akşamları eve geldiğinde köpeği onu yine kapıda karşılıyordu ama ona karşı bir sevgi gösterisinde bulunmuyordu. Televizyon izlerken, müzik dinlerken evde sanki köpeği yokmuş gibi davranıyordu. Köpek de bu durumdan mutsuz olmaya başlamıştı. Hatta çoğu zaman mamasını bile geciktiriyor, temizliğine dikkat etmiyordu. Konuşmayı da kesmişti artık köpeği ile.
Hayat onun için başa dönmüştü fakat bu kez insanlar yüzünden değil kendi yüzünden. Kendisini seven, kendisine değer veren bir canlıyı göz göre göre ihmal ediyordu.
Her akşamki gibi evine doğru yorgun ve mutsuz dönerken yolda, çöp bidonunun kenarında iki kedi gördü. Kedilerin kendi aralarında konuştuklarını işitti. Büyük beyaz kedi biraz daha kendisinden küçük sarı kediye:
-Bugün hiçbir şey yiyemedim düzgün. Halen açım, diyordu. Diğer kedi de ona cevap veriyordu:
-Birazdan akşam çöpleri dökülmeye başlar, doyarız umarım.
İşittiklerinin bir hayal olduğunu zannederek yürümeye devam etti fakat bu kez de önünden geçtiği ağacın üstündeki kuşların konuşmalarını duydu. Serçeler, leyleklerin dedikodusunu yapıyordu. Hangisinin konuştuğu belli değildi, sayıları çok fazlaydı ancak şöyle bir cümle duydu:
-Yakında gidecek bizim yazlıkçılar. Niye geliyorlarsa her bahar buralara? Sanki biz çok mutluyuz da bir de onlar paylaşıyor bizimle bu ağaçları, mekanları.
Şaşkındı. Evine ulaşmıştı. Birazdan köpeği kapının önünde onu karşılayacak ve ona sevgi gösterileri yapacaktı. Sıkılmıştı bu yılışık hayvandan. Belki de geri vermeliydi aldığı yere. Kapıyı açtı. Köpeği yoktu kapının önünde. Şaşırdı. İçeriye girdiğinde köpeğini koltuğun üzerinde kendisine bakarken gördü. Köpeğine sordu:
-Hayrola beyefendi? Niçin beni karşılamadın bugün?.. Köpeği sahibine bakarak:
-Artık sen de benden usandın, farkındayım. Vereceksen başka yere ver beni ve rahatla, dedi. Sahibi orada bir süre öylece kaldı.
Kedilerin ne konuştuğunu duymuştu, kuşların dedikodularına şahit olmuştu. Şimdi de evindeki köpeği konuşuyordu kendisiyle. Bu rüya mıydı?
Yerine oturdu ve köpeği ile konuşmaya devam etti:
-Demek sen konuşmayı biliyorsun. O zaman haftalardır neden benim tek başıma konuşmama göz yumdun? Keşke cevap verseydin de karşılıklı konuşsaydık. Köpek oturduğu yerden devam etti:
-Ben hep konuştum fakat sen yeni öğrendin bizim dilimizi. Hiçbir zaman ne dediğimi anlamadın benim şimdiye kadar. Artık yeni bir dil öğrendin. Artık bütün hayvanların ne konuştuğunu anlayabilirsin. Bravo sana.
Bu durum, sahibinin hoşuna gitmişti. Sordu:
-Aç mısın? Köpek cevap verdi:
-Kurtlar gibi…
İkisi de tebessüm etti. Köpek mamasını yedi, genç kız da kendisine hazırladığı yemeği.
Ertesi gün işe giderken kapıda kargaların konuştuklarını duydu, yolda kedilerin konuştuklarını. Artık bütün canlıların ne konuştuğunu anlıyor, dahası onların konuşmalarına dâhil oluyor, onlara cevaplar veriyordu.
Komşuları, iş arkadaşları bir süre sonra bu durumdan rahatsız olmaya başladı. Kendileriyle konuşmayan, kendilerine selam vermeyen kız etraftaki tüm hayvanlarla konuşuyordu. Daha doğrusu konuştuğuna inanıyordu. Bu durum herkes tarafından fark edildiğinde artık tedavi edilmesi gerekli bir hal aldığına kanaat getirildi. Bir gün iş yerine gelen sağlık görevlileri tarafından hastaneye götürüldü ve önce aylar, sonra yıllar bu hastanede geçti.
Beş yıl aradan sonra “artık iyileştin” dediler. Artık hayvanlarla konuşmayacaksın, onların ne söylediklerini anlamayacaksın. Oysa kendisi bu durumdan memnundu.
Evine döndüğünde köpeğini merak etti. Köpeği yoktu. Gerçekte hiç olmuş muydu? Onu da hatırlayamadı. Uzun bir rüyadan uyanmış gibiydi. Dışarıya çıkıp, temizlik malzemeleri alarak evini temizlemesi gerekiyordu. Çok kötü kokuyordu evi.
Dışarıya çıktı, markete doğru ilerlerken iki kedinin konuştuğunu duydu:
-Aaa, nerelerdeydi bu kız? En son beş sene önce görmüştük değil mi? Diğer kedi lafa devam etti:
-Epey yaşlanmış, zayıflamış da… Acaba neredeydi?
21 Şubat 2024 Çarşamba
BEŞ YIL ARA
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder