12 Ekim 2024 Cumartesi

BENİM HİKÂYEM

 

Elif Naz Özden

Yıl, bilinmez. Zaman, hiç belli değil çünkü böyle bir şey yok burada. Burası Plüton ve ben Elif Naz Uzce’de yani uzaylı dilinde adım Alziere. Yani ben uzaylıyım. Var olduğumda yanımda iki kişi vardı. Birisi benim için gönderilen bir abla diğeri de benim sonsuza dek arkadaşım olacak biri. Benim için gönderilen ablanın adı Uzrilan. Arkadaşımın adı ise Sumrate idi. Aslında herkes uzaylıların yeşil renkte ve gözlerinin ise koyu yeşil olduğunu düşünür ki bu düşünce tarzı çok yanlıştır. Rengimiz aslında mor tonlarında, gözlerimiz ise gridir. Burunlarımızın olmadığı düşünülür fakat aslında insanların burunlarından çok daha kusursuz burunlarımız vardır lakin burun bizde koku almaya yaramaz. Tam tersine biz burunlarımızla duyarız çünkü kulaklarımız yoktur. Kokuyu da ağzımızla alırız. Genelde boylarımız aynıdır ve büyümeyiz çünkü zamanın bizde olmadığını söylemiştim. Büyümek zamanla gerçekleşen bir şeydir. Sayılar bizim dünyamızda en fazla 7’ye kadardır. Burada yapacak çok fazla bir şey olmamasına rağmen sadece bize verilen görevli ve arkadaşımızla konuşabiliriz çünkü her birimiz için farklı bir konuşma tarzı vardır ancak dilimiz aynıdır. Biz yemekle beslenmeyiz. Beslenme ihtiyacımız yoktur. 
Benim yaşadığım yerde canlıların saçları yaşlarına uzar ve yukarıya doğru büyür. Saç tellerimiz örgü şişi kalınlığındadır. Kimse kimsenin saçını çekemez bu yüzden. Burada bulduğumuz her şeyi yiyebiliyoruz ve her şeyin tadı çok güzel. Yediklerimiz bizde kilo yapmaz. Yediklerimizin bizim büyümemize bir etkisi yoktur. Burada yemek ve içmek sadece bir eğlence, etkinliktir. Burada taşıma aracı bulunmaz çünkü ihtiyacımız yok. Zıplayarak ilerleriz. Ulaşmak istediğimiz yere göre ayaklarımızı ayarlar ve zıplarız. Kovalamaca bile oynayamayız çünkü bazıları çok çok uzaklara zıplar oynamaya kalkışınca. İşte böyle bir yer benim Plüton’um yani dünyam ve işte böyle biriyim ben. 
Yine bir gün arkadaşlarımla zıplamaç oynarken bir anda ablam geldi ve bana Plüton’un gezgenler listesinden çıkarıldığını söyledi ve bu gezegenden kaçmamız gerektiğini söyledi. Sonra yanımızda portallar açılacağını söyledi. Çok geçmeden yanımızda portallar açıldı ve ben ablamın yanına sığındım. Hangi portaldan geçeceğimi bilmiyordum. Portallar renkli renkliydi. Ben şaşkın şaşkın bakarken ablam kolumdan beni tutarak sarı renkteki portalın içine zıpladı. Sonra kendime geldiğimde dünyada gözlerimi açtım. Yepyeni bir dünyada formatlanmış bir bilinçle gözlerimi açmıştım. Uzun süre bir anlam veremedim fakat belleğimi kullandıkça geçmişi hatırlamaya başladım ve yukardaki olayları bir sıralama ile yeniden zihnimde yapılandırdım. Bu durum yaklaşık on senemi aldı bu dünyada. Şimdi biliyorum ki ben bu gezegenin yabancısıyım. Buraya ait değilim ama yine de rolümü iyi oynamaya çalışıyorum. Dünyayı seviyorum. Dünya sevilecek bir yer. Yeteneklerimin çoğunu kaybetmiş olsam da zamanla çalışarak bazılarını yeniden bulacağıma inanıyorum. Mesela zıplama yeteneğimi geliştirmek için her gün yüzlerce kez ip atlıyorum. Bir süre sonra yeniden zıplayarak yürüyebileceğimi düşünüyorum. İlkel ulaştırma araçlarına ihtiyacım kalmayacağına inanıyorum. 
Burası Plüton değil ve Alziere’yi kimse tanımıyor henüz. Herkes bana sadece Elif Naz diyor. Belki günün birinde tüm dünyalılara Uzce’yi yani uzaylı dilini öğretirim ve  adımın Alziere olduğunu bilirler o zaman. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder