1 Kasım 2024 Cuma

AĞIR YÜK

Akın Eliş


Her şey üstüme üstüme geliyordu. Benim dahil olmadığım konu, benim dahil olmadığım bir toplantı yok gibiydi. Üstümden tonla evrak, tonla karar geçmişti. Yıllardır işim gücüm buydu. Bulunduğum yerden birkaç kez hava almak için çıktığımı hatırlıyorum, onun dışında hep aynı yerde bıraktılar beni. Bazılarını tanıyordum insanların ama bazen hiç tanımadığım kişilerle yüz göz olmak zorunda kalıyordum. Bazılarından şiddet gördüğüm de oldu, bazıları tarafından kibar davranıldığım da. İnsanlar hep bana yükledi kendilerinin taşıyamayacağı şeyleri. 
Artık yorulduğumu hissediyorum. Karşımda duran aynadan kendime baktığımda rengimin ne kadar solduğunu, derimin soyulduğunu görebiliyorum. 
Yalnızca kararlar, evraklar, toplantılar benim üzerimden dönmüyor burada. Çaylar, yemekler, pastalar, doğum günü kutlamalarının yükünü de ben çekiyorum. Usandım şahit olmaktan bunca şeye. 
Arkadaşlarım benim kadar yorgun değil çünkü benim kadar iş düşmüyor onlara. Belki de küçük olduklarından onları ara sıra dışarıya götürüp getiriyorlar. Neredeyse her gün yerleri değişiyor ve akşam olduğunda ancak yeniden yan yana gelebiliyoruz. Fakat ben öyle değilim. Yıllardır aynı yere basıyor ayaklarım. Yıllardır hareketsiz çekiyorum bu kahrı. 
Üzerimden o kadar çok şey geçti ki hiçbiri benimle ilgili değildi. Sadece bir şiir vardı beni anlatan. Aslında şiirde anlatılan ben değildim ama benim adım da geçiyordu. Şöyle bitiyordu yanlış hatırlamıyorsam:
Masa da masaymış ha  
Bana mısın demedi bu kadar yüke

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder