5 Kasım 2024 Salı

BİR MÜTEŞAİR DOĞUYOR

Hayrettin Eymen
Utku Kerim Genç
 (Asıl Yazarlar)

Mehmet Çınar Köksal
Salih Taha Balta
(Yardımcı Yazarlar)


Ruhi, o gün hiçbir şey yapmak istemiyordu. Çünkü okuldan bir şiir istemişlerdi. Onun ise şiirden başka yapılacak tonla ödevi vardı. Neden şiir istenildiğinde ne olup olmadığını anlamadan hemen atlamıştı ki? Aslında ilk başta bir şiir yazması gerekmiyordu. Sadece bir yarışmadan bahsedilmişti. Yarışmayı duyunca Ruhi de doğrudan doğruya el kaldırmıştı. Yani kendi elleriyle kendini ateşe atmıştı. Bunların hepsini Türkçe hocasının gözüne girmek için yapmıştı. Türkçe hocası, Ruhi sınıfta yokmuş gibi davranıyordu çoğu zaman ve yaptığı ödevlere de göz ucuyla bakıyordu. Güya şimdi bu şiiri yazarak hocasının gözüne girecekti. Ancak şiirin nasıl yazılacağı hakkında hiçbir fikri yoktu. Gerçi olsa da yazamayacaktı. Zaten şiiri sevmezdi. Hikâye olsa anlatırdı ama yazmak yine zordu. Bunları düşünürken ödevleri aklına geldi. Eğer bir ödevini yapmasa ve babası Ruhi’nin ismini okul grubunda görse gerçekten çok kızardı. Ruhi’nin başarısı babası için çok önemliydi. Belki de bunun için önemli olmasının sebebi arkadaşlarının yanında bunun konu edilmesiydi. İş yerinde babasının arkadaşları oğluyla dalga geçebilir ve kendi çocuklarını övebilirlerdi. Aslında övdükleri çocukları değil, kendileri olurdu. Ruhi’nin arkadaşları da aynı düşüncelere sahip insanlardı. Okul grubunda sokak lambasını andıran bir fotoğrafıyla bile dalga geçmişlerdi. 
Bu düşüncelerden sıyrılmalı ve derhal şiiri bitirip ödevlerine geçmeliydi. Şiir konusu hayli ilginçti. Ulusal Kızarmış Tavuk Günü sebebiyle tavukların anlam ve öneminden bahseden bir şiir yazması gerekiyordu. Neyse ki şiirin türü serbestti. En azından ölçülü ya da dörtlükler, beyitler şeklinde diye bir sınırlama yoktu. Ruhi bir süre gözlerini kapattı ve yazmaya başladı:

Kanatları çiçek gibi
Gözleri ipek gibi
Kasapta da bulunuyor
Zannedersin inek gibi

Kızarınca tadı başka
Yerken geliyorum aşka
Akşama yine tavuk var
Bu şiir neden böyle saçma

Çorbasını demiyorum
Zaten çok da yemiyorum
Kızartma dışında asla
Kendisini sevmiyorum

Kızartmasan tavuk olmaz
Zaten karnımız da doymaz
Çok sevelim tavukları
Kovalamayalım onları

Şiirini bitirdikten sonra Ruhi, derin bir nefes aldı ve ödevlerine başladı. Yazdığı şiir belki de öğretmeninin kendisinden nefret etmesine neden olacaktı. Göze gireyim derken yerin dibine girecekti belki de. Elinden gelen buydu. Yapacak başka bir şey yoktu. Ödevlerini tamamladı ve uyudu. 
Ertesi sabah daha ilk ders başlamadan Türkçe öğretmeni Ruhi’ye şiir yazıp yazmadığını sordu. Ruhi biraz sıkılarak şiiri öğretmenine uzattı ve ortadan kayboldu. 
Üçüncü ders saati Türkçeydi. Ruhi, öğretmen tarafından paralanacağını düşünerek en arka sıraya oturmuştu fakat öğretmen sınıfa girer girmez onunla göz göze geldi. Tüm sınıfı susturduktan sonra elindeki kağıdı okumaya başladı: 
 Kanatları çiçek gibi
Gözleri ipek gibi
Her dörtlük bitiminde sınıf kahkahadan yerlere yatıyordu. Ruhi de her dörtlükten sonra biraz daha sıranın altına doğru kayıyordu. Nihayet tüm şiir bittiğinde Ruhi de yere düşmüştü. Öğretmen:
-Ruhi, yanıma gel çabuk, diye bağırdı.
Ruhi üzerindeki tozu silkeleyerek korku içinde öğretmenin yanına vardı. Öğretmen bir elini Ruhi’nin omzuna koyarak konuşmaya başladı:
-Göreve başlayalı henüz üç ay oldu ve üç aydır böyle bir şiir okumadım. Ruhi, aslanım… Ruhi, koçum… Sen bir efsanesin. Şiirini yarışmaya gönderdim bile. Bundan sonra bütün yarışmalara sen şiir yazacaksın, dedi. 
Son cümle Ruhi’ye ölümcül yumruğu indirmiş gibiydi. Gözlerini patlatmış öğretmenine bakıyordu. Öğretmeninin şaka yapmadığını fark ettiğinde içi rahatladı. Artık ailesi de kendisiyle gurur duyabilirdi. 
Garip bir gün geride kalmıştı. Her şey birkaç gün içinde unutulmuştu fakat Türkçe öğretmeni artık Ruhi’ye Şair Ruhi Bey, diyordu. 
Çok süre geçmeden matematik dersindeyken nöbetçi öğrenci sınıfa girerek Ruhi’yi Okul Müdürü’nün çağırdığını söyledi. Ruhi de tüm sınıf da irkilmişti. Ruhi anlamsız bakışlarla Okul Müdürü’nün odasına gitti. Türkçe Öğretmeni de oradaydı. İkisi de tebessüm ediyordu. Türkçe Öğretmeni konuştu:
-Şair Ruhi Bey, şiiriniz yarışmada birinci oldu. Tebrik etmek için seni çağırdık. 
Ruhi, o gün içinde uyuyan şairi uyandırmıştı. Artık bütün şiir yarışmalarına katılıyordu. Dünya Kertenkele Günü, Dünya Devekuşu Günü, Dünya Lastik Günü… 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder