Hazal Göksu
Günümüzde en çok duyduğumuz sözlerden biri “Boş vaktim yok.” İnsanın dünyada boş vaktinin olmamasından daha doğal bir şey yok oysa. Uyumak da bir uğraş, dinlenmek de ve uykuyla, dinlenmekle geçen zaman asla boş değildir.
Belki de yapılacak bir işin olmadığı zamanları kapsar “boş vakit”. Oysa etrafımızdaki hayat, sadece boş boş oturmaya müsait değil. Mesela öğrenciyseniz mutlaka ya derstesinizdir ya da bir dersin ödevleriyle meşgulsünüzdür. Diyelim ki ders yok, ödevler de bitti. Bu kez de bir sonraki günün dersleri ya da ödevleri bekler sizi. Haydi hepsini bitirdiniz diyelim evde mutlaka küçük bir iş vardır sizi bekleyen. Yemek masasından birkaç bardağı almak, çamaşırlardan birkaçını makinaya bırakmak, odanızı toplamak… Bir öğrenciyseniz bile boş vakit neredeyse yok gibi.
Eğlence zamanları belki de boş zaman olarak düşünülen vakitler ama eğlenmek boş bir uğraş değil ki. Ne kadar ödevin, dersin saati, zamanı varsa eğlence de o kadar gerekli bir aktivite.
Boş, kelimesi o kadar çok ki hayatımızda… Boş ders, boş laf, boş adam, boş kitap, boş film… Galiba boş kelimesi sandığımızdan çok fazla bir karşılık taşıyor. Boş ders dediğimizde zihnimizde canlanan başka bir şey, boş bidon dediğimizde başka.
Biz yeniden boş zamana dönelim. Zaman varsa, yaşanıyorsa ve içindeysek asla boş diyemeyiz ona. Boş zaman, galiba boş bir sözcük. Boş insanların kullandığı boş bir sözcük. Zaman, boş bırakılmayacak kadar değerli ve o kadar da hızlı geçen bir şey.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder