12 Aralık 2024 Perşembe

BİR ANLIK SEYİR

Emir Subaşı

İki kafa birbirine yanaşmış hatta zaman zaman birbirine çarpıyordu. Uzaktan onları görenler çok önemli bir şeyle meşgul olduklarını düşünebilirdi. Dünya ile alakaların kesmişlerdi. Benimle bile zaman zaman ilgileniyorlardı. Dışarda otobüsler, araçlar geçiyordu. Zaman geçiyordu. Zil çalıyor, yeniden çalıyordu fakat o iki kafa hep olduğu yerdeydi. 
Gözler sabit bir noktaya bakıyordu. Zaman zaman değişik sesler çıkarıyorlardı. Çıkardıkları seslerin kimi anlamlı kimi anlamsızdı. Hatta şu an kendilerinin anlatıldığının bile farkında değillerdi. Oysa yanımdalardı. Yanı başımda. Şu an onlara dair çok olumsuz şeyler de yazabilirim. Nasıl olsa duymuyor, görmüyorlar. 
Belki bir rüya görüyorlar. Sayıklayan, rüya gören insanlar da böyle değil midir zaten? Anlamsız hareketler ve anlamsız sözler hep uykuda söylenmez mi? 
-Ben atena paypır almak istiyorum diyordu kafalardan birinin sahibi. 
Diğeri:
-Bak sen ecnebi gâvura, diyordu. 
Bu esnada kafalar birbirinden birazcık uzaklaştı. Galiba kendilerinden bahsedildiğini fark ettiler, diye düşünüyordum ki yeniden, kaldığı yerden devam etmeye başladılar. 
 İki kafa birbirine yanaşmış hatta zaman zaman birbirine çarpıyordu. Önlerinde küçücük bir ekran vardı. Bir ilaçtan daha etkili olan, bir rüyadan daha derin olan, dünyadan uzaklaştıran küçücük bir ekran. 
Uyuyorlardı ama farkında değillerdi. 
Aslında birbirine yanaşmış kafa sayısı üçtü fakat biri, bu yazıyı yazmak için oradan ayrıldı. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder