27 Aralık 2024 Cuma

NE İŞ?


Akın Eliş


Bunlar benim becerebileceğim işler değildi. Merdivenleri koşarak indim. Dışarıya çıktığımda gökyüzüne baktım ve derin bir nefes aldım. Bir nefes daha, bir nefes daha. Hava soğuktu ve yüzüme sert bir rüzgâr değiyordu. Şikâyetçi olabileceğim bir şey değildi havanın soğukluğu. Bu soğukluğa ihtiyacım vardı. Beni uyandırıyordu ve bana huzur veriyordu. Bunlar benim becerebileceğim işler değildi. Kaç kez söylemiştim oysa bu iş bana uygun değil diye. Kişiliğime uymuyordu bir kere. Hiç tanımadığım insanların kapısına varmak, zillerini çalmak… Ben kendi evimin bile ziline basarken çoğu zaman kuşkulanan, kendini kötü hisseden biriydim. Beni hiç tanımayan bir insan kapıyı açtığında neler düşünürdü kim bilir? Ürkütücü bir duruşum vardı. Yolda yürürken insanlar kenara çekiliyor ve bana yol veriyordu çoğu zaman. Montumun yakası hep yukarda ve ellerim hep ceplerimde. Beni gören çocukların ağlamaya başladığına çok şahit oldum markette, parkta. Şimdi bana verdikleri işe bak. Üstelik bu iş çok riskliydi. Bu kadar insanın arasında kimseyi ürkütmeden ve dikkat çekmeden dolaşacaksın. Gün bitmeden teslim etmen gereken her şeyi teslim edeceksin, üstelik sana sorulan sorulara cevap vereceksin. Evde olmayanlara tekrar uğrayacaksın. Üstelik çoğu evin giriş ve çıkışında kameralar var…
Bu işi yaparken yalnız değildim. Arkadaşlarımdan bu işi yaparken çok mutlu olanlar vardı. Bana da onlar önermişti aslında fakat bu kadar endişe verici olabileceği aklıma hiç gelmemişti. Bir kez “evet” demiştim. Uzaktan bakıldığında hiçbir zorluğu yoktu bu işin. Hatta on yaşındaki bir çocuk bile bu işi tereyağından kıl çeker gibi yapabilirdi ama benim kişiliğime tersti.
Gidip artık bu işten ayrılacağımı söylemenin vakti gelmişti. Hiçbir güç bu işi daha fazla sürdürmemi isteyemezdi benden. İş yerime geldiğimde kapıda bisikletler, motosikletler, küçük araçlar diziliydi. Bir ton iş vardı yapılacak. Derin bir nefes aldım ve patronun kapısını çaldım. Patronun önünde bilgisayar açıktı. Bir yandan bilgisayarda bir şeyler yapıyor bir yandan da telefonda yüksek sesle konuşuyordu. Beni gördüğü hâlde ben yokmuşum gibi devam ediyordu meşgul olduğu şeylerle. Bir süre bekledim. Belki de hiçbir şey söylemeden ayrılmalıydım. Tam dönüp çıkacaktım ki seslendi:
-Taha Bey, bir sorun mu var?
-Yok, dedim. Halledildi galiba sorun.
Dışarıya çıktım ve yeniden kapıdaki araçları gördüm. Herkes bu işi sorunsuz yapıyordu. Sorgulamadan yapıyordu. Kalan paketleri dağıtmak için yeniden yola çıktım. Bir kargo çalışanı olmak, belki de kötü bir şey değildi. Bu iş bana göre değildi ama değişebilirdim.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder