Emir Celal ÇAT
Bir gün Köse Süleyman bir arkadaşıyla sıcak çayları yudumlarken bir diğer arkadaşı ise en rahat koltuğuna oturmuş gazete haberlerine bakıyordu. Bu, onun her zaman yaptığı işti. Bu örüntüye göre günler akıyordu. Köse, bir gün bu zaman döngüsünü kesmeyi başardı. Sırf değişiklik olsun, uçukluk olsun diye bir dağa çıkmaya karar verdi. Belki de o dağa yedi günde çıkardı belki de yedi haftada.
Köse, dağa çıkma umuduyla o gün arkadaşlarıyla belki de son çaylarını yudumluyordu. Bunu arkadaşlarına demedi. Ertesi gün olmuş Köse umutla uyanmıştı. Yola çıkmak için daha ilk adımını atmış ona göre diğer insanlar yan yatmıştı.
Artık uzun yol Köse’yi bekliyordu ama o sırada dağa çıktığını bile fark etmemişti. O gün tarih 1 Temmuz 1243’tü. Zaten çıktığı gibi inmesi de lazımdı. Köse, o dağı yavaş yavaş indi.
Ertesi gün Köse, tesadüfen arkadaşlarını görmüştü. İçindeki mutluluk umudunu taşırmıştı. Üç arkadaşın birine yaklaşan bir çocuk dedi ki:
-Ağabey, ağabey, savaş çıktı çabuk gel.
Üç arkadaş hemen oraya gidip tetiği çektiler. Moğollar Anadolu Selçuklu Devleti’ne savaş açmıştı. O günün tarihi 3 Temmuz 1243’tü.
Köse de savaşa katılmak ve tetiği çekmek için dağa çıkarken bir Moğol onu vurmuştu. O günden sonra savaşı kaybetmiştik ama Osmanlı kurulmuştu. Bu yüzden orasının ismi Kösedağı olmuştu.
kösedağı efsanesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kösedağı efsanesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
9 Mart 2024 Cumartesi
KÖSEDAĞ’IN KÖSESİ
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)