emir celal çat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
emir celal çat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Haziran 2024 Cumartesi

VEDA

Emir Celal Çat

Geçir onunla son vaktini
Küs olma son günlerinde
Belki de hiçbir zaman gelmeyecek
O zaman
O gün

Geçir onunla son vaktini
Büyük bir acıyla
Geçir, geçir sen
Belki de son görüşmen

Geçir geçir arkadaş
Sevmesen bile 
Olsun o tatlı didişmeler
Olsun tatlı barışmalar

Geçir onunla son vaktini
Oynadığın yerlerin üzerini hatırla
Hatırla ne bekliyorsun

Son sözünü söyle
Vedalaş onunla artık 
Sarıl sımsıkı
Kalbinde bir yeri olsun

3 Mayıs 2024 Cuma

MEKTUPLAR

 
Celal Emir Çat


Gönderiyorum boş sayfaları
Mektup yapıp birilerine
Yalnız geri gelmiyor
Hiçbiri bana dönmüyor

Hiç değilse isterdim
Hiç kimseye yolladığım
O eski mektupların
İsterdim dönmesini
Cevap yazardım belki
Eski yırtık mektuplara

Bir yerden çıkıp gelecek biliyorum 
Gönderdiğim mektuplar
Seziyorum 


20 Nisan 2024 Cumartesi

11 DÖNGÜSÜ

 Davut Eymen Gökbulut, Ahmet Necip Günaydın, Abdullah Emir Sandık, Adem Efe Ballı, Eymen Akif Şahin, Hanzade Eligüzel, Ertan Abdülkadir Erdoğan, Emir Celal Çat, Elvin Su Topçu, Livanur Ekici, Alp Mete Akbaş

Günlerden cumartesiydi. Hava oldukça sıcaktı. Her cumartesi olduğu gibi erkenden kalktı ve yola çıktı. Kahvaltı yapmamıştı çünkü sabahları çok aç hissetmiyordu kendini. Öğleye doğru acıkıyor ve öğlen yemeği ile kahvaltıyı birleştiriyordu. Sabah evden çıkarken kapının üzerindeki numara dikkatini çekti: 11. 

Gün boyu yapacağı şeyleri düşünüyordu ki bugün ayın 11’i olduğunu hatırladı. Aklına fena şeyler gelmeye başlamıştı. Bu 11 sayısı zihnini meşgul etmeye başlamıştı iyice. Sağdan soldan geçen araçlara bakıyordu. Nihayet 11 plakalı bir araç gördü. Okuluna yaklaşmıştı, dersi yoktu ama kütüphanede çalışacaktı bir süre. Aradığı kitaplar vardı, yapılması gereken ödevler vardı. Kütüphanede kendine bir masa buldu, çantasını yerleştirdi ve kaynak kitapları araştırmaya başladı. Nihayet aradığı kitaplardan birini bulmuştu ve kafasından 11 sayısı da uzaklaşmıştı ki kitabı aldığı rafın numarası gözüne çarptı: 11. 

Neler oluyor, diye düşündü. Diğer raflara baktı, oturduğu masanın numarasına baktı. Sıradan bir rastlandıydı bu. Fazla derin düşünmemek gerekliydi. Yapılacak onca iş vardı. Bir an önce ödevlerini bitirmeli, akşam olmadan kütüphaneden ayrılmalıydı. Yoğun bir tempo ile çalışmaya başladı. Aradığı kitapların tümünü buldu ve ödevlerini hazırlamaya başladı. Sabah beri karşısına çıkan bu sayıdan nihayet kurtulmuştu. Böyle şeyler düşünmek insanın elini kolunu bağlıyor, hayattan uzaklaştırıyordu. Her yerde görülebilecek sayılardı bunlar. Mesela 11 değil de 22’yi arasa gözleri ondan da bulabilirdi her yerde. Belki evinin kapısının numarası değildi bu ama 22 plakalı araç görebilirdi, 22 numaralı kitaplıkta işi olabilirdi. Yaşı 22’ydi mesela. Tam bunları düşünürken 22’ye takılmaktan korktu. 11, 22’nin yarısıydı. Gözleri artık boşluğa bakıyordu. Neyse ki ödevi bitmişti. Masayı toplayıp dışarıya çıkmaya hazırlandı. Ödevini yazdığı kağıtlara baktı, epey fazla kağıt vardı masada. Kağıtlara sayfa numarası vererek dosyasına yerleştirecek ve yerinden kalkacaktı. Kağıtlara numara vermeye başladı: 1,2,3… Son sayfaya geldiğinde kalem elinden düştü çünkü 11 sayfa ödev yapmıştı. Yere düşen kalemi aldı ve bu sayının lanetinden kurtulmak için ödevine bir sayfa daha eklemeye karar verdi. Ödevin son sayfasına bir de kaynaklar sayfası ilave etti. Böylelikle sayfa sayısı 12’ye çıkmıştı. 

Akşam, çok önemli bir maç vardı ve futbol seyretmek en büyük keyfiydi. Kütüphaneden çıktı. Hayli acıkmıştı. Bir şeyler yemeliydi ve maç izleyecek bir yerler bulmalıydı kendine. En yakın lokantaya gitti, yemeğini yedi ve çayını içti. Yemek, iyi gelmişti. Biraz dolaştıktan sonra artık rahat bir kafa ile maç izleyebilecekti. Zihnindeki tüm karmaşa dağılmıştı. Daha çok meşgul olacak şeyler bulmalı ve saçma sapan düşünceleri kafasından uzaklaştırmalıydı. Birkaç saat önceki hallerine güldü. Neler düşünmüşüm, diye içinden geçirdi. Stadyumun yolunu tuttu. Heyecanlıydı. Günlerdir beklediği maç nihayet gelip çatmıştı. Zaraspor ve Suşehri Belediye Spor karşı karşıyaydı. Ezelden beri Zarasporluydu. Stadyuma girdi ve ön sıralardaki yerine oturdu. Maç başladı, insanlar bağırıyor, çağırıyor, tezahüratta bulunuyorlardı. Bir ara yerinden kalktı ve o da tezahüratlara katıldı. 

Maçın henüz başlarındaydı ve hayli çekişmeli geçiyordu maç. Birdenbire tüm tribün ayaklandı. Zaraspor, gol atacak gibiydi. Tezahüratlar, bağırışlar ve ıslıklar arasında maçın ilk golü atıldı. İstemsizce skor tabelasına takıldı gözü: Zaraspor: 1, Suşehri Belediye Spor: 0 11. Dakika… 

Eski bir yara gibi 11 sayısı içini sızlattı. Tabelaya bakmamak için sahaya çevirdi gözlerini. Her takımın 11 oyuncusu olduğunu gördü. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Maç, orada bitmişti onun için. Kimsenin sesini duymuyordu artık. Stadyumdan çıktı. Yürüyecek gücü kalmamıştı. Stadyumun tam çıkış noktasında bulunduğu yere önce oturdu. Sonra uzandı ve gözlerini kapattı. 

Uyandığında sabah olmuştu. Gözlerini sildi, sağa sola baktı. Saatine baktı, koşup pencereden dışarıya baktı. Daha az uyumalıyım, diye düşündü. Üstelik daha kütüphaneye gidecek ve ders çalışacaktı. Günlerden cumartesiydi. 


9 Mart 2024 Cumartesi

KÖSEDAĞ’IN KÖSESİ

 Emir Celal ÇAT

Bir gün Köse Süleyman bir arkadaşıyla sıcak çayları yudumlarken bir diğer arkadaşı ise en rahat koltuğuna oturmuş gazete haberlerine bakıyordu. Bu, onun her zaman yaptığı işti. Bu örüntüye göre günler akıyordu. Köse, bir gün bu zaman döngüsünü kesmeyi başardı. Sırf değişiklik olsun, uçukluk olsun diye bir dağa çıkmaya karar verdi. Belki de o dağa yedi günde çıkardı belki de yedi haftada.
Köse, dağa çıkma umuduyla o gün arkadaşlarıyla belki de son çaylarını yudumluyordu. Bunu arkadaşlarına demedi. Ertesi gün olmuş Köse umutla uyanmıştı. Yola çıkmak için daha ilk adımını atmış ona göre diğer insanlar yan yatmıştı.
Artık uzun yol Köse’yi bekliyordu ama o sırada dağa çıktığını bile fark etmemişti. O gün tarih 1 Temmuz 1243’tü. Zaten çıktığı gibi inmesi de lazımdı. Köse, o dağı yavaş yavaş indi.
Ertesi gün Köse, tesadüfen arkadaşlarını görmüştü. İçindeki mutluluk umudunu taşırmıştı. Üç arkadaşın birine yaklaşan bir çocuk dedi ki:
-Ağabey, ağabey, savaş çıktı çabuk gel.
Üç arkadaş hemen oraya gidip tetiği çektiler. Moğollar Anadolu Selçuklu Devleti’ne savaş açmıştı. O günün tarihi 3 Temmuz 1243’tü.
Köse de savaşa katılmak ve tetiği çekmek için dağa çıkarken bir Moğol onu vurmuştu. O günden sonra savaşı kaybetmiştik ama Osmanlı kurulmuştu. Bu yüzden orasının ismi Kösedağı olmuştu.

17 Şubat 2024 Cumartesi

VEZN-İ ÂHAR ÇALIŞMASI

Emir Celal Çat

Gel su / ister  / çiçek  / olur
İster    / çiçek / bitki   / olur
Çiçek /bitki   / güzel  / gül
Olur / olur    / gül      /olur

TERS YAZILAR

 Celal Emir Çat


Herkes okuyordu o günlerde
Kitabı sokakta bahçede
Denediler mi bir kere
Yazıları bir kez ters okumayı
Sana göre absürttür
Kime göre farklı
Belki de ters okuyunca
Anlarlar bu günlerde

ESKİ GÜNLER

 
Emir Celal Çat

Çocukluğumuz eskide
Fotoğraflar siyah beyaz
Anladım bugün işte
Eskidi günler

Her sabah uyanıp
Buluşurduk mahallede
Çamur, taştan yapardık
Kendimize bir kale
Ama işte
Eskidi günler

6 Ocak 2024 Cumartesi

BİLMİYORUM

 Emir Celal Çat
Aynı günde döngüdeyim
Farklı bir şey olmuyor
Farklı bir şey yapınca
Dikkat çok çekiyorum

Bilmiyorum ben
Dikkat çekmek nasıl
İyi mi kötü mü
Her zaman aklımda

BİR BAŞKA AÇIDAN BAK

 Emir Celal Çat
Kağıtlar önümde
Kalemler ellerimde
Yaptım yaptım olmadı
Bak yine işte

Başka bir açıdan
Bakmaya başladım
Olunca işim
Farklı açıdan bakmayı anladım



HERKES ÖNCEDEN ÇOCUKTU

Emir Celal Çat


    Bir saatliğine bile herkes çocuk olsa karmaşıklık çözülecekti. Savaşlar bir oyuna şiddet ufak küslüklere bombalar ise horoz şekerlerine benzerdi. Yetişkinlere şunu söylemek istiyorum: Önceden herkes çocuktu. Büyüdüler de ne oldu? 
    İşte çocukluk çok önemlidir. Bir daha bulamazsınız. Bir cümlede de şöyle söylerler: Keşke herkes çocuk kalsaydı. 
    Bu arada bizim yetişkinlerin en sevdiği şey bilmiyorum ama para değil eskiden kalma oyunları oynayan çocukluklarıdır. 

4 Ocak 2024 Perşembe

PARA

Emir Celal Çat

para nedir ki
alırsın satarsın
sanki bir renkli kağıda
yığmışlar sembolleri

gelecekte belki
ihtiyacımız olmayacak
bu renkli kağıtlara
çünkü her insanda
olacak biraz para

23 Aralık 2023 Cumartesi

MANİ ÇALIŞMALARI

Hanzade Eligüzel

Tepemde var lambalar
Düşüyor yüzüme kar
Lambayı kapatırsam
Olur odam bana dar

Emir Celal Çat
Hep ödev var hep ödev
Gördüm şurada bir dev
Alıp götürsem onu
Yıkılır mı bizim ev

Yemek nerede pişti
Şu karnım çok mu şişti
Kurstan kursa koştum hep
Anlamadım ne işti

Bizde var mı kaydırak
Saçlarım sever tarak
Kurt gelince de vardı
Bizim şurdaki korkak


Alp Mete Akbaş
Yemekler erken pişti
Ocakta hemen taştı
Koştum hemen sofraya
Yemekten karnım şişti

Eymen Akif Şahin
Ali gördü bir kedi
Peşimden gelme dedi
Kedi kaydıraktan kay
Kayarken ayva yedi

Su bitti hayat bitti
Beni kim suya itti
Uyandım ki rüyaymış
Her şey ne çabuk bitti


Livanur Ekici
Mani yazmadım mani
Maniye her şey mani
Herkes nasıl yazıyor
Üstelik hem de ani

Pencereye kuş kondu
Annem onları kovdu
Bir tane değildi ki
Üç beş değil tam ondu

Hanzade Eligüzel
Ocakta yemekler var
Midem dolu tatlılar
Bekliyorken iştahla
Geldi bak karnabahar

Elif Sude Göçer
Babam hep yemek ister 
Annem biraz sabır der
Bir kenarda beklerim
Pişiyorken yemekler

Elvin Su Topçu
Annem yemek pişirdi
Birazcık da taşırdı
Babam sessizce girip
Yemeklerden aşırdı

18 Aralık 2023 Pazartesi

OLMAYAN KARAMSARLIK


Emir Celal Çat

İçimde belki
Vardır bir karamsarlık
Bilmiyorum ama
İçimde var bir karamsarlık
 
Kenara çekilince
Yalnızlık sessizlik
Var galiba var 
Bende bir karamsarlık
İyi günlerimde bile
Var içimde 
Olmayan bir karamsarlık

16 Aralık 2023 Cumartesi

HARF

 Emir Celal Çat

Parada masada
Kitapta, durakta
Uzaya giden araçlarda
Harfler var her yerde

Mesela Türkçede harfler var
Çincede de harfler  var
Ama benzemiyor birbirine

Harflerin nerden geldiğini
Bilmiyoruz
Belki de harfleri
Yanlış okuyoruz

9 Aralık 2023 Cumartesi

TERS YAZILAR

Emir Celal Çat

    Sonbaharın soğuk, yağmurlu günleriydi. Küçük bir kasabada beyaz tenli, sarı saçlı gözleri elaya benzeyen bir küçük kız vardı. Adı Merve’ydi. Merve’nin garip bir özelliği vardı: Yazma işini tersinden yapmak. Mesela kitap yazacağı yere "patik" yazardı.
    Merve'nin annesi çok önce ölmüştü. Annesinden kalma hırkasını her gün sırtına giyer ve işe giderdi. Herkesin bir annesi vardı ama onun sadece babası vardı. Bunu düşünüp üzülürdü. Merve, annesizliğin de verdiği hüzünle okula gitmeyip bir şeyler satıyordu ailesine destek olmak, para kazanmak için. Satış yaptığı yerdeki insanlar da anlayışsız, kibar olmayan insanlardı. O gün Merve onların tavırlarına üzülmüştü. Merve hem üzgün hem de kızgındı. 
    Akşam olmuştu, eve gitmek içinden gelmiyordu Merve'nin. Merve nedense bir banka oturup ağlıyordu usulca. Duyguları karmaşıktı. Ne yapacağını bilemiyordu artık. Yavaş adımlarla Merve eve gitti. Babası telaşlanmıştı Merve gecikince. Merve, babasına sarıldı ve odasına geçti. 
    Babası Merve'nin üzgünlüğüne bir son vermek gerek diye düşündü. Bir saman balyası buldu evin bir köşesinden ve önce ondan kağıtlar yaptı, sonra kalın sayfaları olan bir defter çıkardı ortaya. Deftere de güzel şeyler yazarak masaya bıraktı sabaha doğru. 
    Merve, hırkasıyla tam çıkacakken sabah vakti masada biçimsiz bir defter gördü, okumaya başladı. Babası da Merve gibi ters yazmıştı kelimeleri. Duygulanıp babasının yanına vardı ve ona sarıldı. Mutluluktan ağlıyordu usulca. Merve babasına sarıldı, babası da Merve'ye sarıldı. İkisi de mutluydu. 
    Artık son bir iş kalmıştı o da gökyüzünü izleyip annesinin kalbinde yaşadığını bilmekti. 

GÖKYÜZÜ NİÇİN

 
Emir Celal Çat

Çimene yeşil 
Güneşe sarı
Neden gökyüzüne
Mavi yakışıyor

Sanki mavi
Gökyüzüyle birleşiyor
Yine de aklım almıyor
Neden mavi gökyüzü
Neden mavi

29 Kasım 2023 Çarşamba

SU HAYATTIR

 Emir Celal Çat


bir damla su için
neler vermezdim
her insan yaşamak için
su içer derdim

dağdan bayırdan
bereket çıkıyor
bir hayat için
su gerekiyor

28 Kasım 2023 Salı

YALNIZLIK

Emir Celal Çat

aç susuz
belki kalabilirim
ama hiçbir zaman
yalnız kalamam

yalnız kalmak
karanlık boşluk gibidir
yalnız kalan insan
mutlu değildir


UÇUŞAN YAPRAKLAR

Emir Celal Çat

bak geldi sonbahar
ağaçlardan düşen yapraklar
arkadan bize el sallıyorlar

bak geldi son bahar
bak rüzgar geliyor
yapraklar uçuşuyor

ilkbahar gelince
yeni yapraklar doğuyor
üstüne basmasınlar
her yaprak bir döngüye giriyor
doğanın akışında
uçuşuyor yapraklar

25 Kasım 2023 Cumartesi

DİNGİNLİK


Emir Celal Çat 

bir boşluktayım 
karanlık bir yerde
yağmurun altında
    düşünüyorum
                 her 
                        gece

üstümü ıslatan yağmur 
                            değil
gözyaşlarım
karanlık 
            bir 
                yerde
                    düşünüyorum
                            dingince