1 Haziran 2024 Cumartesi
SON
4 Mayıs 2024 Cumartesi
4 MAYIS SESSİZLİK GÜNÜ
Alp Mete Akbaş
Ah o 4 Mayıs
Sessizliğin günü
Tüm çocukların
Sessizliğe büründüğü
Tarih yazıldı bugün
Mayıs’ın 4’ünde
Sustu bütün çocuklar
İki dersliğine
20 Nisan 2024 Cumartesi
11 DÖNGÜSÜ
Davut Eymen Gökbulut, Ahmet Necip Günaydın, Abdullah Emir Sandık, Adem Efe Ballı, Eymen Akif Şahin, Hanzade Eligüzel, Ertan Abdülkadir Erdoğan, Emir Celal Çat, Elvin Su Topçu, Livanur Ekici, Alp Mete Akbaş
Günlerden cumartesiydi. Hava oldukça sıcaktı. Her cumartesi olduğu gibi erkenden kalktı ve yola çıktı. Kahvaltı yapmamıştı çünkü sabahları çok aç hissetmiyordu kendini. Öğleye doğru acıkıyor ve öğlen yemeği ile kahvaltıyı birleştiriyordu. Sabah evden çıkarken kapının üzerindeki numara dikkatini çekti: 11.
Gün boyu yapacağı şeyleri düşünüyordu ki bugün ayın 11’i olduğunu hatırladı. Aklına fena şeyler gelmeye başlamıştı. Bu 11 sayısı zihnini meşgul etmeye başlamıştı iyice. Sağdan soldan geçen araçlara bakıyordu. Nihayet 11 plakalı bir araç gördü. Okuluna yaklaşmıştı, dersi yoktu ama kütüphanede çalışacaktı bir süre. Aradığı kitaplar vardı, yapılması gereken ödevler vardı. Kütüphanede kendine bir masa buldu, çantasını yerleştirdi ve kaynak kitapları araştırmaya başladı. Nihayet aradığı kitaplardan birini bulmuştu ve kafasından 11 sayısı da uzaklaşmıştı ki kitabı aldığı rafın numarası gözüne çarptı: 11.
Neler oluyor, diye düşündü. Diğer raflara baktı, oturduğu masanın numarasına baktı. Sıradan bir rastlandıydı bu. Fazla derin düşünmemek gerekliydi. Yapılacak onca iş vardı. Bir an önce ödevlerini bitirmeli, akşam olmadan kütüphaneden ayrılmalıydı. Yoğun bir tempo ile çalışmaya başladı. Aradığı kitapların tümünü buldu ve ödevlerini hazırlamaya başladı. Sabah beri karşısına çıkan bu sayıdan nihayet kurtulmuştu. Böyle şeyler düşünmek insanın elini kolunu bağlıyor, hayattan uzaklaştırıyordu. Her yerde görülebilecek sayılardı bunlar. Mesela 11 değil de 22’yi arasa gözleri ondan da bulabilirdi her yerde. Belki evinin kapısının numarası değildi bu ama 22 plakalı araç görebilirdi, 22 numaralı kitaplıkta işi olabilirdi. Yaşı 22’ydi mesela. Tam bunları düşünürken 22’ye takılmaktan korktu. 11, 22’nin yarısıydı. Gözleri artık boşluğa bakıyordu. Neyse ki ödevi bitmişti. Masayı toplayıp dışarıya çıkmaya hazırlandı. Ödevini yazdığı kağıtlara baktı, epey fazla kağıt vardı masada. Kağıtlara sayfa numarası vererek dosyasına yerleştirecek ve yerinden kalkacaktı. Kağıtlara numara vermeye başladı: 1,2,3… Son sayfaya geldiğinde kalem elinden düştü çünkü 11 sayfa ödev yapmıştı. Yere düşen kalemi aldı ve bu sayının lanetinden kurtulmak için ödevine bir sayfa daha eklemeye karar verdi. Ödevin son sayfasına bir de kaynaklar sayfası ilave etti. Böylelikle sayfa sayısı 12’ye çıkmıştı.
Akşam, çok önemli bir maç vardı ve futbol seyretmek en büyük keyfiydi. Kütüphaneden çıktı. Hayli acıkmıştı. Bir şeyler yemeliydi ve maç izleyecek bir yerler bulmalıydı kendine. En yakın lokantaya gitti, yemeğini yedi ve çayını içti. Yemek, iyi gelmişti. Biraz dolaştıktan sonra artık rahat bir kafa ile maç izleyebilecekti. Zihnindeki tüm karmaşa dağılmıştı. Daha çok meşgul olacak şeyler bulmalı ve saçma sapan düşünceleri kafasından uzaklaştırmalıydı. Birkaç saat önceki hallerine güldü. Neler düşünmüşüm, diye içinden geçirdi. Stadyumun yolunu tuttu. Heyecanlıydı. Günlerdir beklediği maç nihayet gelip çatmıştı. Zaraspor ve Suşehri Belediye Spor karşı karşıyaydı. Ezelden beri Zarasporluydu. Stadyuma girdi ve ön sıralardaki yerine oturdu. Maç başladı, insanlar bağırıyor, çağırıyor, tezahüratta bulunuyorlardı. Bir ara yerinden kalktı ve o da tezahüratlara katıldı.
Maçın henüz başlarındaydı ve hayli çekişmeli geçiyordu maç. Birdenbire tüm tribün ayaklandı. Zaraspor, gol atacak gibiydi. Tezahüratlar, bağırışlar ve ıslıklar arasında maçın ilk golü atıldı. İstemsizce skor tabelasına takıldı gözü: Zaraspor: 1, Suşehri Belediye Spor: 0 11. Dakika…
Eski bir yara gibi 11 sayısı içini sızlattı. Tabelaya bakmamak için sahaya çevirdi gözlerini. Her takımın 11 oyuncusu olduğunu gördü. Başı dönüyor, gözleri kararıyordu. Maç, orada bitmişti onun için. Kimsenin sesini duymuyordu artık. Stadyumdan çıktı. Yürüyecek gücü kalmamıştı. Stadyumun tam çıkış noktasında bulunduğu yere önce oturdu. Sonra uzandı ve gözlerini kapattı.
Uyandığında sabah olmuştu. Gözlerini sildi, sağa sola baktı. Saatine baktı, koşup pencereden dışarıya baktı. Daha az uyumalıyım, diye düşündü. Üstelik daha kütüphaneye gidecek ve ders çalışacaktı. Günlerden cumartesiydi.
23 Mart 2024 Cumartesi
DEDEM
Alp Mete Akbaş
Benim canım dedeciğim
Sana her şeyimi veririm
En güvendiğim
İnsan sensin
Benim canım dedeciğim
Seni çok severim
Eğer seni üzdüysem
Özür dilerim
9 Mart 2024 Cumartesi
BİR ÇOCUKLUK SABAHI
Alp Mete Akbaş
Bir çocukluk sabahı
Küçük bir ilçenin ortasında
Karın soğuğunda
Çocuktum
O ilçenin sabahı
Çocukluğumun anısı
Ben özlerim yine
O buz gibi sabahı
23 Şubat 2024 Cuma
VEZN-İ ÂHAR DENEMESİ
Alp Mete Akbaş
Çocuk / ister / bitmesin / o çocukluk
İster / çocuk / artık / geçmesin
Bitmesin / artık / ve beklesin / o günler
O çocukluk / geçmesin / o günler / bitmesin
17 Şubat 2024 Cumartesi
ZAMANLA
Alp Mete Akbaş
Gidiyor her şey zamanla
Oynardım çamurla
Bitmese asla
Şahane çocukluk zamanla
Ama zaman geçiyor
Beni büyütüyor
Her şey bitiyor
Durdurmak mümkün olmuyor
Neden vakit geçiyor
Beni büyütüyor
Neden ama çocukluğum
Her zaman yerinde kalmıyor
LÜTFEN
Alp Mete Akbaş
Dışlama beni
Koyu tenliyim
Farklı ülkedenim
Sizi bilmediğim için
Beni dışlamayın
Adım olsa da farklı
Yakışır mı sana ön yargı
Yardım edeceğine
İnsan düşman sayılır mı
Benim ülkemde seni dışlasam
Olur mu arkadaş
Lütfen sen de beni anla
Artık dışlama beni
3 Ocak 2024 Çarşamba
ÇOCUK
Çocuk fidandır
Çok yolu vardır
Herkes bir zamanlar çocuktu
Çocuk kalanlar beni anlayacaktır
Büyükler anlamaz beni, bizi
Bilmezler derdimizi
Oynamazsa, gülmezse, koşmazsa
Çocuklar büyüyemez ki
23 Aralık 2023 Cumartesi
MANİ ÇALIŞMALARI
Tepemde var lambalar
Düşüyor yüzüme kar
Lambayı kapatırsam
Olur odam bana dar
Emir Celal Çat
Hep ödev var hep ödev
Gördüm şurada bir dev
Alıp götürsem onu
Yıkılır mı bizim ev
Yemek nerede pişti
Şu karnım çok mu şişti
Kurstan kursa koştum hep
Anlamadım ne işti
Alp Mete Akbaş
Yemekler erken pişti
Ocakta hemen taştı
Koştum hemen sofraya
Yemekten karnım şişti
Peşimden gelme dedi
Kedi kaydıraktan kay
Kayarken ayva yedi
Beni kim suya itti
Uyandım ki rüyaymış
Her şey ne çabuk bitti
Livanur Ekici
Mani yazmadım mani
Maniye her şey mani
Herkes nasıl yazıyor
Üstelik hem de ani
Pencereye kuş kondu
Annem onları kovdu
Bir tane değildi ki
Üç beş değil tam ondu
Hanzade Eligüzel
Ocakta yemekler var
Midem dolu tatlılar
Bekliyorken iştahla
Geldi bak karnabahar
Elif Sude Göçer
Babam hep yemek ister
Annem biraz sabır der
Bir kenarda beklerim
Pişiyorken yemekler
Elvin Su Topçu
Annem yemek pişirdi
Birazcık da taşırdı
Babam sessizce girip
Yemeklerden aşırdı
18 Aralık 2023 Pazartesi
BENİM YAZARLARIM
9 Aralık 2023 Cumartesi
AYBÜKE ÖĞRETMEN
Yirmi iki yaşımda
Kozluk’ta
Bir okul çıkışında
Şehit oldum ben
Adım Aybüke benim
Öğretmeyi severdim
Eğer ölmeseydim
Müzik öğretirdim
İnsanlar için
Yirmi iki yaşımda
Şehit oldum ben
28 Kasım 2023 Salı
ŞİİRLER
Şiir gizemdir
çok özeldir
ben çok severim yazmayı
şiir
yazıp okumalı
yazmaya çalışmalı
yorulup sıkılmamalı
anlamsız bulmamalı
şiirler bunu ister
her şiir emek ister
7 Kasım 2023 Salı
TÜRKLER
Alp Mete Akbaş
On altı Türk devleti var tarihte
Hepsi birbirinden yüce
Korktu bütün dünya hep
Türkleri getiremedi dize
Hunlardan Göktürklere
Koskoca mazi bizim
Şimdi büyük Türkiye
Umudu hepimizin
Türk çağına giriyoruz
Bütün dünya izliyor
Bu gelen yepyeni çağ
Çok zaferler gizliyor
14 Ekim 2023 Cumartesi
KUŞLAR
Gökyüzünün sahibi onlar
Çünkü kanatları var
Ve hiç yorulmadan
Diyar diyar uçuyorlar
İnsan bu kimileri çok acımasız
Yakalayıp tutuyorlar
Kafeslere koyuyorlar
Kafes onlar hapishane
Kuşları hapsetmeyelim
Özgürlüğü onlardan dinleyelim
7 Ekim 2023 Cumartesi
ZOR İŞLER
Bazen bir şiir için
Saatlerce düşünüyorum
Ama uygun bir konu
Nedense bulamıyorum
Önüme bakıyorum
Sağa sola bakıyorum
Hiçbir şey yazamıyorum
Sonra onu oturup yazmak
Düşüne düşüne böylece
Bir şiiri tamamlamak